Adalet Terazisi
Bir düzen kurulmuş, büyük bir düzlükte,
Mahşeri kalabalık, çığlık çığlığa bekleşiyor,
Ne olduğunu anlamadım, yaklaştım sessizce,
Duydum konuşmaları, adalet terazisi kurulmuş.
Her amel bir cisim, her cisim biçim biçim,
Gözyaşları sicim sicim, bu ne hâl böyle?
Bu nedir derken, çektiler beni de teraziye,
İniyor dev tahterevalli, bir aşağı bir yukarı.
İsmimle cismimi bindirdiler tahterevalliye,
Benden olmayan ben, kaldırdı beni benden
Eyvah, eyvah bana vah bana!
Gidişat kötü, Tanrı’nın adalet divanı.
Bir sahne açıldı ehl-i mahşere, gördüler,
Gördüler yaptıklarını, ahlar-vahlar yükseldi,
Saklanmış günahlar, sahnede ayan oldu,
Her biri başkalaşmış, yol alıyor cehenneme.
Bir nida geldi Tanrı’dan, ehl-i cehenneme,
Güvendikleriniz nerede, nerede mal-mülk,
Çağırın, haydi çağırın da kurtarsınlar sizi!
Ehl-i cehennemin yüzü mahcup ve perişan.
Günahlar birer ejder, yutuyor sevapları,
Ejderlerin midesine inerken sevaplar,
Sevap küfeleri boşalıyor, tüy gibi hafif,
İşte onlar, müflis tüccarların ta kendileri.
Gözlerde dehşetin ışığı, çığlıklar çaresiz,
Azap yurduna çarpıyor, sahibine dönüyor,
Duymuyor kimse, kimse gelmiyor, çare yok!
Çünkü orası son durak, dönüş yok
artık.
Yürüyün haydi, azap yurdu sizi çağırıyor,
Cehennem kudurmuş, yakıtlarını bekliyor,
Takva Ehl-i cennette, müflisleri seyrediyor,
Çünkü onlar, müflis tüccarlar değillerdi.