Şehr-i Nas

Şehr-i Nas

 

/

sen uyurken ben şehirlerden gençtim

uyandın

yaşlanmadım

/

 

V

 

nefesi öksürür

el yordamıyla bulduğum kayıp düş şehirlerin
hüzün kokulu bir kaktüsün iliklerime batan susuzluğu

gövdeme yaslar başını
siren sesleri tuzak gibi patlar
endamını soyunan zavallı çınarların üşüyen dallarına
aslında hak edilen bir trajedinin
hariçten gazelini okurum sil baştan
birazdan basılırım gönüllü zabıtalarca


baykuşlar devralır üşengeç nöbetini gecenin

kurşun askerlerden
adımları iki göz odadan duyulur zıpkın yemiş gölgelerin
ağız dolusu kahkaha boşalır sokaklara
salyaları ayağa bulaşmış adamcıl şakayıklardan
bir türkü yanıma oturur sonra
çıkar yalım yalım kahrına, hasret komedyası yolların
-İlahi..!
durup dururken nereden çıktı bu kasvetli sis şimdi

 

iki kuruş ziftli el yazım vardı

bütün kapıları ağlattı ben giderken
köstekli destekleri olmasa
peçesini çıkaran güz vurgunu sardunyaların
oturup bende ağlardım belki
çınlayan kulaklarıma parmağın bassın biri
yoksa bütün pervaneliyi imzasız kalacak ökçeli yazıtlarımın

yolcu!
soluğuna bulaşan bu pelesenk firarı bilirim
afişlere basmışlardı bir gece gözlerindeki kıskançlığı
fışkıran bir sessizlik var asude tavanlarda
bu çılgın dünyanın boylamlarında gezinen riyaya dayanamam
ne olur

beni de götür cennetin gizli saklambaçlarına

 

iki dirhem katran olur yollarda sızım
ılıman bir ıssızlığın kollarını sıvar gece
ne kadar da senliymişim ben olmadan
bergüzar yollamış ellerin yâri
yüzden seven çok olur, candan sevenin hani
Lamekân!
sen nereden başlamıştın sevmeye beni

uyurken (mi)

 

kayboluşumu bilirim bu felsefe bozuntusu anlatılarda
kötü bir nişancıyım ben
o halde kendimden başlarım mitolojik acıları vurmaya
kamyonlar şehirleri taşır durmadan
arabesk bakışlı camlara uykularını kusarak
yalınayak bir karabasan, damarından yakalar kabuslarımı
üzgünüm
cebimde düşleri korkutacak kadar 'aşk' kalmadı

bileklerine kan oturuyor harflerin
yazdığım ne varsa kangren olup kesiliyor
ben
kendimden başlarım bundan sonra tüm paragraflara


dikiş tutmuyor adsız bıraktığım soluksuz yolculuklar
akıl sır ermez gülüşümdeki tonsuz moral bozukluklarına
korkusuz korkakların titremeleri geçer yavan lakırdıların ardına
bilirim
cezirelerden kurtulan üç dilek de benim adım değil
bu gündüze düşüp kanırtılan gece
senin şehrinde gidermedi yalnızlığımı
katliamlara namzet bir suskunluğun bütün muştusu
kaldırımların ayak sesinden çıkmadı
telaşsız imgeleşen ağzından tükürülmedi hayat hiçbir kere
bu başı kesilen kalabalık

irdelemedi senli sevgili saatlerimi


ahraz bir geleceğin yortusunu karşılarken yabancılar
ben sana 'at' desem de
sen kovma koleksiyonundan milatlık pulları
sadece suya ihtiyacım vardı ahşap bir bardaktan
nemli bir kutsallıkta, yanımda yatan yabancı
ayrıntıları düşleyicilerinde bile kalmayan bir coğrafyadan
zeytin dallı güvercinleri biriktirerek salıncaklarda
daima ezberinde tut sıcaklığımı

 

Aşk

nef(e)simden gel(e)medi

 

içime sahip çık

dışıma türkü çal
düşümün sisli şehri

bana şiirle bak

 


demir-ci
( Şehr-i Nas başlıklı yazı DEMİRCİ tarafından 20.10.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu