Hikaye / Dostluk Hikayeleri

Eklenme Tarihi : 20.11.2024
Okunma Sayısı : 775
Yorum Sayısı : 17
Aziz Misafir Gelmiş Hareketlen Tez Hanım (Altıncı Bölüm)


 

Halit hoca aşağıya indiğinde çok korkmuştu ama bir taraftan da kahkaha ile gülüyordu.

-Yahu gülmekten konuşamıyorum, gürültüleri duyunca birde ben bakayım ne oluyor dedim, koridora çıkmamla birlikte Faramarz elinde ki bardağı yakala diyerek fırlatmaz mı?

-Yapma yahu Allah korusun bir şey oldu mu?

-Yok ama sadece yerler cam oldu.

-O önemli değil, sabah hallederiz siz yerlere basmamaya dikkat edin, vallahi bu gürültülere hanımlarda uyanmıştır, eh peki Faramarz nerede dolaşıyor şimdi.

Bu soruya cevabı o sırada aşağıya inen Demir hoca verdi;

-Yattı yerine, hem de hiçbir şey olmamış gibi, ben orada bir fırça buldum, yerdeki camları süpürdüm Fikret kardeşim, ne yapayım bunları.

-Zahmet etmişsin üstadım ver bana ben hallederim onları. Hanımlar uyanmamıştır inşallah.

-Sanırım uyanmışlar odalarından gülüşme sesleri geliyordu, ne olduğunu anladıklarını düşünüyorum.

-Sami hocam, Ahmet hocam, Ali hocam onlar bu kadar gürültüye uyanmadılar mı?

-Ali hoca çok yorgundu sanırım, ruhu bile duymadı.

-İyi bari…

-İshak hoca da ne oluyorsa oluyor ben çok yorgunum diyerek arkasını dönüp yattı.

- Ahmet hoca bir ara kalktı, şöyle bir etrafına bakındı, bana sordu neler oluyor diye durumu anlattım, kendi haline bırakın yatar tekrar o dedi ve yattı. Sami hoca derin uykuda, hatta sayıklıyor rüyasında senin tanga hikayesine takmış kafayı.

-Ha ha ha ne diyor, hikaye değildi ki o geçen hafta gerçekten küçücük bir mayo ile denize girdi.

-Yanlış duymadıysam  Karşıyım ben öyle küçük mayolara karşıyım “erkek kısmının o mayolarla denize girmesine oldum olası gıcık olmuşumdur. Ben denize her zaman göbeğimden diz kapaklarıma kadar uzanan mayo ile girmişimdir.” Gibi bir şeyler diyor.

-Yapma yahu, ama bu gerçekti, geçen hafta öyle girdi denize, eh artık iyice yaşlandı demek rüyalarla gerçekleri karıştırmaya başladı. Haydi arkadaşlar isterseniz artık bizde yatalım. Sanırım artık asayiş berkemal

Hep birlikte sessizce tekrar odalarımıza çekildik.

Sabah uyandığımda Nevin ablası ile birlikte kahvaltı hazırlıkları yapan Rüya, heyecanla yanıma gelerek beni soru yağmuruna tuttu.

 -Fikret amca neler oldu dün gece, uyur gezer mi varmış, kimmiş, kim uyurken gezdi, ne kırıldı.

-Dur kızım bir dakika, o ne öyle kaç tane soru birden sordun, az sabır et hem kahvaltıda hepsini anlatacağım.

-Ne olur, ne olur hocam, ben bekleyemem o zamana kadar kim olduğunu söyle bari.

-Tamam, tamam Faramarz uyur gezermiş, ortalığı karıştırdı dün gece Azeri dostumuz, gerisini kahvaltıda anlatacağım.

-Bardağı da o mu kırdı, bardak kırılmış galiba.

-Evet, evet de hadi gel şimdi Nevin ablana yardım edelim, birazdan herkes kalkar.

Kahvaltı hazır olup diğer arkadaşları beklerken, yine Nevin ve Rüya ile gelecek hafta geleceklerin listesini hazırladık.

Malum Sami hoca ve Rüya demirbaşlarımız, eh Demirci için daha önceden zaten rezervazyon yapmıştık, diğerleri ise öncelikle hikayeyi sessiz sessiz okuyan Selvaselda, sitemizin yeni ve değerli şairi yine bir Azeri olan Doktor-Yazar İlhamə Müslümova,

 Sitemizin bir başka dedesi Nuri Baş, Nurettin kardeşimiz, birde son zamanlarda şiirden nesire doğru hızlı bir geçiş yapan; “Portekizli Futbolcu Ronaldonun’da yer aldığı Suudi Arabistan’ın Al Nasır Futbol takımından transfer teklifi aldığını duyduğumuz, ancak ben Ronaldo’ya rakip olmak istiyorum o nedenle Al Hilal ile anlaşacağım diyen Redfer.

-Kadro tamam galiba Fikret amcacığım, bakalım haftaya neler olacak, tabi öncelikle şu gece neler oldu, onu bir konuşalım.

-Rüyaaa, az sabret kızım.

Az sonra yukarılardan Ahmet hocanın mızıka sesi duyulmaya başladı, öyle tatlı bir ses geliyordu ki aşağıda mest oldum. Nihayetinde herkes birer birer aşağı indi ve yine  kocaman bir kahvaltı masası oluştu. Rüya arada bir hadi anlat artık der gibi bana bakıyor, ancak ben kahvaltının sonuna doğru gelinmesini bekliyordum.

Ama biraz sonra Halit hoca birden bire kahkahayı patlattı ve yahu neler oldu dün gece bilseniz diye açılışı yaptı. Bize fırsat kalmadan Faramarz kendisi söze atıldı;

-Biliyor men, gülmesin kimse üzr istəyirəm

Sanki biraz üzülmüş gibi olduğunu görünce gönlünü alarak;

-Yok kardeşim neden özür diliyorsun, bu doğal bir şey, senin elinde değil ki

- Zəhmət olmasa, mənə su verin.

-Vereyim tabi ama üzülme sakın bizlerin hoşuna gitti baksana, çok rastladığımız bir şey olmadığı için ne yapacağımızı bilemedik sadece. Bir bardak su getirdim, Faramarz suyunu içti birkaç kere yutkundu ve;

- Çox sağ olun bir zarar verdiysem, men karşılarem.

-Yok kardeşim zarar falan yok dert etme artık, hani konuşup gülelim demiştik ama, madem bu konuda bu kadar hassassın, hadi bakalım geçmiş olsun.

- Yaxşı, aslında bende gülürem halıma, gülebilirsiz.

Sanki herkes Faramarz’ın bunu söylemesini bekliyormuş gibi, bir kahkaha koptu ki sormayın.

Bende sonunda gece tüm olup biteni anlattım, ben anlattıkça Rüya yeni sorular soruyor, bir taraftan da gülüyordu.

Haydi bakalım havayı biraz dağıtalım Ali hocam çal bakalım şöyle Kırşehir dolaylarından bir şeyler, Ali hoca salondan bağlamasını getirdi ve yine güzel sesi ve sazıyla bizleri türküye doyurdu. Bu arada Sami hoca halen hapşırıyor, burnu akıyor, durmadan burnunu siliyor, her burnunu silişi için maskeyi çıkarıyor, sonra tekrar takıyordu. Çok mahzun göründüğü için içimden ona takılmak gelmedi, hevesimi bir daha ki haftaya saklayayım nasıl olsa bir daha gelecek dişe düşündüm.

Veda saati yaklaşmıştı ama kimse ayrılmak istemiyordu , öyle güzel bir dostluk oluşmuştu ki, sanki yıllardır bir aradaydık. Duygusal kızımız Rüya’nın gözleri doldu  ve titreyen sesiyle konuştu;

-Biz Sami hocamla birlikte haftaya yine geleceğiz ama, sizler burada olmayacaksınız, Yıldız ablam seni çok özleyeceğim.

Yıldız Gülüm Rüya’nın başını okşadı ve ;

- Anlı şanlı Zühre’yim ben öncemde Kutup sonramda umut Rabbin, unut, dediği o minvalde tutuklu kaldığım kadar ait olmadığım bir dünyanın çeperinden sökün eden ihlaslı kalbim asla da şerit değiştirmeyen yalnızlığım ve yakarışım ile kutsanmış acılar durağında ne mutlu ki sizlerle karşılaştım, ben de seni özleyeceğim Rüya.

-Anladım ablacığım, teşekkür ederim.

Hep birlikte onu teselli ettik, bu buluşmaların böyle geniş kapsamlı olmasa da artık arada bir olabileceğini anlattık.

Sami hoca; Haydi havayı değiştirelim biraz isterseniz ben size bir türkü söyleyeyim deyince ben;

-Üstat yapma Allah aşkına, şimdi sen bu halde nasıl türkü söylersin.

-Söylerim Ali hocam çalarsa söylerim.

-Peki ne söyleyeceksin, geçen hafta sahilde söylediklerin gibi olmasın.

-Yok

-Haydi bakalım o zaman

Sami üstat Ali hocam çalarsa söylerim demişti ama, beklenmedik bir şekilde türkü yerine şarkı söylemeye başladı;

"Ömrüm seni sevmekle nihâyet bulacaktır
Yalnız senin aşkın ile rûhum solacaktır

Bin cânı fedâ eylesem azdır sana billâh
Hayfâ ki ecel sadece bir cân alacaktır

Mecnûn seni, Leylâ beni kıskansa aceb mi
Efsane-i aşkım ile dünya dolacaktır

Amanın ne de yanık sesi varmış bizim hocanın meğer…

Herkesten Sami hocaya sıkı bir alkış geldi, ama Sami hocanın resitali meğer daha bitmemiş, sevgili Ahmet Zeytinci Mızıkası ile Şeyh Şamil’i çalmaya başlayınca, bizim üstat hatırladığım kadarı ile ana tarafından Karslı olduğu için heyecanla kalkıp harika bir Kafkas oyununa başladı, eh yine o taraflardan olan Mihman hiç durur mu, o da karşısına geçince, bizim sitede kalan konu komşu hepsi etrafımıza toplandı.

Bizler el çırparak Ahmet hocanın mızıkasını desteklerken Mihman oturdu ama, Sami hocayı tutabilene aşk olsun, bir daha bir tane daha çal Ahmet hoca diyerek diretti. Ahmet hoca bu defa Yıldızların altında şarkısını çalmaya başlayınca, çaresiz yerine oturdu.

Tam o sırada birden Faramarz yerinden kalktı gece uykusunda gezdiği gibi ellerini ileriye doğru uzattı.

Aman Allah’ım yine neler oluyor…

Devam edecek

Mehmet Fikret ÜNALAN

 

 

  

 

 

                                                                                                                                                      

 

 

 

 

( Aziz Misafir Gelmiş Hareketlen Tez Hanım (Altıncı Bölüm) başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 20.11.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu