Nasıl bitti bilmedim izi kaldı yıllarda
Gözyaşım gözlerimde ahla vahım yollarda
Her bir çilem gülşende koku oldu güllerde
Şu ömrüm geçti ama bir sor ki nasıl geçti.
Tüm geçtiğim yerlere bıraktım bir gözyaşı
Bu nasıl bir feryat ki inletir dağı taşı
Zehir midir bilemem önümde kaldı aşı
Şu ömrüm geçti ama bir sor ki nasıl geçti.
Gurbet meskenim oldu sılaya kaldım hasret
Çekildim bir köşeye gönlüme doldu uzlet
Her cefa yoldaş oldu çilede buldum İzzet
Şu ömrüm geçti ama bir sor ki nasıl geçti.
Kaç geceyi bağladım uykusuzca sabaha
Hasret kaldım ömrümce gelmez olan felaha
Her cümlemin sonucu çıkar ah ile vah’a
Şu ömrüm geçti ama bir sor ki nasıl geçti.
Onun için şu benzim hep sararıp soldu
Kömür gibi saçlarım artık bembeyaz oldu
Her kahır her bir çile arayıp beni buldu
Şu ömrüm geçti ama bir sor ki nasıl geçti.
Hayat kupkuru bir çöl bense biçare Mecnun
Gözler gözyaşı döker yürek ise bir dilhun
Bilmem ki bedenim mi yoksa ruhum mu memnun?
Şu ömrüm geçti ama bir sor ki nasıl geçti.
Ferhat bir şey mi gördü çile midir dağ delmek?
Bir dilberin uğruna hicranı çile bilmek?
Oldum idam mahkumu boynumda yağlı ilmek
Şu ömrüm geçti ama bir sor ki nasıl geçti.
Kerem’in yandığına dudak büküp geçtim ben
Kavruldu ateşlerde ruhum ile şu beden
Meğerse yüreğimmiş alevsiz, ıssız tüten
Şu ömrüm geçti ama bir sor ki nasıl geçti.
Dertliler şikayetçi çiğneyip geçtim diye
Yürek sesim feryatta çileyi seçtim diye
Mutluluk sevmez beni kendinden kaçtım diye
Şu ömrüm geçti ama bir sor ki nasıl geçti.
Senelerim geçince sandım durulur hayat
Yine çile yüklendi dilimde aynı feryat
Kıstım sesimi ben dilemem asla imdat
Şu ömrüm geçti ama bir sor ki nasıl geçti.
Nuri Baş