Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 22.11.2024
Okunma Sayısı : 291
Yorum Sayısı : 11
Biberoğulları-2. Bölüm-


Erzurum'un  Hasankale  İlçesinde  yaşayan  büyük  büyük annem  Elif  ile  büyük  büyük babam  İsmail,  aslında  uyumsuz bir  çiftmiş.  

İsmail  Dedem  ticaretle  uğraşan,  aynı  zamanda  da çevresinde  molla  olarak  bilinen  derviş  tabiatlı  bir  adamken Elif  ninem  tam  bir  ateş  parçasıymış. 

İsmail  Dedem, boş  zamanlarında çocuklara  Kur'an  öğretirken  Elif  Ninem boş  zamanlarında silah  kuşanır,  ata  biner  ve  Ermenilerle  savaşırmış.  Hatta  rivayetlere  göre at  sırtında  bugünkü  Ermenistan  topraklarına  bile  girmiş Ermenilerle  savaşmak  için.

İşte  zaten  ne  olmuşsa  Elif  Ninemin  bu  Ermenilerle  savaşma  merakı  ve  azmi  yüzünden  olmuş. 

Bir  gün  İsmail  Dedem  çarşıda  dolanırken Hasankale'nin  tanınmış  ağalarından  biri  olan  Polat  Ağa,  dedeme  laf  atmış. ''  Ola  İsmail !  Sen  biçim  erkeksin  ki  karın  Ermenilerle  savaşırken sen  evde  oturup  mır  mır  Kur'an  okuyorsun?''

Bu  sözler  İsmail  Dedemin  çok  ağırına  gitmiş.  Polat  Ağaya  cevap  vermemiş  ve  üzgün  bir  vaziyette eve  gelmiş.

Elif  Ninem, İsmail  Dedemin  üzgün  olduğunu  görünce  sebebini  sormuş,  o  da  anlatmış ve  sitem  etmiş  nineme ''Senin  yüzünden  Polat  Ağa,  çarşıda,  onca  milletin  içinde  beni  rezil  rüsva  etti.''  Diye.

Elif  Ninem  hemen  fırlamış. Silahını  kuşanıp  atına  bindiği  gibi  çarşının  yolunu  tutmuş, Polat  Ağa'nın  karşısına  dikilmiş ve  ''  Ola  şerefsiz  gavat.  Sen  benim erime  nasıl  hakaret  edersin.  Senin  kellene  sı.arım.''  dedikten  sonra  tetiğe  basmış. 

Söylemeye  gerek  yok,  Polat  Ağa  tam  alnının  ortasından  yediği  kurşunla kütük  gibi  devrilmiş.

Elif  Ninem daha  sonra büyük  ihtimalle  baba  memleketi  olan Kağızman'a  doğru  sürmüş  atını.

Polat  Ağanın  oğulları  ve  kardeşleri her  yerde  Elif  Ninemi  aramış  ama  bulamamışlar. Bu  arada  İsmail  Dedem  de Elif  Ninemi  bulamayan  Polat  Ağa'nın  yakınlarının gözlerini  Ömer,  Mehmet Ali ve  Eyüp'e  dikeceklerini  çok  iyi  biliyormuş. ( Ömer,  Mehmet Ali  ve  Eyüp, İsmail  Dedemin  erkek  evlatları.  Bunlardan  Eyüp  benim  babamın  babası. Başka  çocuğu,  kız  çocukları  da  var  mıydı  bilemiyorum. ) 

Evlatlarının  hayatından  endişeli  olan  İsmail  dedem  de  yine  rivayetlere  göre  bir  gece  vakti  tası  tarağı  topladığı  gibi Hasankale'den  Kağızman'a  göçmüş

İsmail  Dedem  Kağızman'a  göçmüş  ve  böylece  evlatlarını kan  davasından  korumuş  ama maalesef  Elif  Ninem,  Polat  Ağayı  öldürmenin  bedelini  çok  acı  bir  şekilde  ödemiş. 

Elif  Ninemin Kağızman'da  olduğunu  tespit  eden Polat  Ağanın oğulları  ve  kardeşleri  bir gün  o,  tandırda  ekmek  pişirirken  aniden  bastırmışlar ve  Elif  Ninemi  tandıra  basıp  tandırın  kapağını  kapatarak onu  yakmak  suretiyle  feci  şekilde  katletmişler. 

Evet,  böylece  ileride  Biberler  sülalesinin  kurucusu  olacak  olan Eyüp  Dedem henüz  iki  yaşındayken  anasız  kalmış. 

Şimdi  denilebilir  ki  ''  Yahu  o  zamanlar  bu  topraklarda  güvenlik  kuvvetlerimiz  yok  muydu?  İnsanlar  nasıl  bu  kadar  rahatlıkla  birbirlerini  öldürüyordu?

Hemen  cevap  vereyim:

1877- 1878  Osmanlı  Rus  Harbi,  diğer  adıyla  93  Harbinin olduğu  yıllardan bahsediyorum. Savaş  sonunda  yapılan Berlin  Antlaşmasına  göre  Kars,  Ardahan,  Artvin  ve  Batum  gibi  sancaklarımız  Rusların  eline  geçmiş.  Yani  Kağızman  da  dahil  o  topraklar  Rus  işgali  altında.  Hal  böyle  olunca  Ruslar,  Türk'ün  Türk'ü  öldürmesini  umursamıyorlar. Hatta  hoşlarına  bile  gidiyor. 

Evet,  1876'da  İsmail- Elif  çiftinin evlatlarından  biri  olarak  dünyaya  gelen  Eyüp  Dedem,  ağabeyileri  Mehmet  Ali  ve  Ömer'le  birlikte kısa  sürede Kağızman'ın  en  zenginleri  arasına  girmişler. (  Özellikle I.  Dünya  Savaşının  sona  ermesinden  sonra ) 

Zengin  adamın  nesi  fazla  olur?

Elbette  malı  mülkü.  Mesela  Eyüp  Dedemin  hem  dükkanları  var  hem  de  Kağızman'ın  Aras  Nehri  kıyısındaki  uçsuz  bucaksız  Abrugoz  adı  verilen  kayısı  bahçeleri  ona  ait.

Başka  nesi  bol  olur  zengin  adamın?  Karısı...

Anlatılanlara  göre  Eyüp  Dedem on  iki  kadın  almış.  Bunların  bazılarını  boşamış,  bazıları  dedemin  zulmünden  kaçmış,  bazılarını  ise  dedem döve  döve  öldürmüş. 

Evet,  kadınlara  karşı  oldukça  zalim  ve  acımasız  bir  adammış  Eyüp  dedem.  Hatta  bizzat  babamın  anlattığına  göre  ninemi ( yani  babamın  annesini )  öylesine  dövermiş  ki zavallı  kadının  hem  morarmaları  geçsin  hem  de  ağrıları  sızıları  eksilsin  diye  ıslak koyun  derisine  sararlarmış  ve  ne  yazık  ki  babam,  annemi  döverken  ''  Sen daha  bir  şey  mi  gördün.?  Benim  babam,  annemi  böyle  döverdi,  nurlar  içinde  yatsın.''  Diye  anlatırdı.  Dahası bunca  zalim  olan  dedem,  babamın  adeta  tanrısıyken, bu  zulme  dayanamayıp evden  kaçan  ve  Aslıhan  Halamın babası  Şuayip  Emmi ( Ona  da  Şuyup  Dede  derdik. İleride  onunla  tanışma  fırsatım  olmuştu. )  ile  evlenen öz  annesini  hiç  sevmezdi  kocasını  terk  eden  bir  kadın  olduğu  için. Kendi  annesi  Cemal'in (  Evet,  asıl  babaannemin  adı  Cemal'dir  bir  erkek  adı  olmasına  rağmen ) adını  hiç  anmazdı  da üvey  annesi  Binnaz'a  rahmet  okurdu  hep.  Zaten  nüfus  cüzdanında  da  anne  adı  Binnaz  olarak  yazılıydı. 

****

Her  şeye  rağmen  rahmetle  andığım  Eyüp  Dedem'in  tek  bir  fotoğrafı  vardı  evimizde.  O  fotoğrafa  toz  konsa  babam  tüm  ailemizi  dayak  manyağı  ederdi.  O  derece  kıymetliydi  Hitler  bıyıklı  dedemin  o  fotoğrafı. ( 1942'de  ölen  dedem zamanın  modasına  uygun  olarak  tam  bir  Hitlersevermiş.) 

Ancak...

Ancak eşlerine  karşı  bu  kadar  zalim  olan  Eyüp  dedemin  iyi  bir  tarafı  da  varmış: Hayatının  çok  büyük  bir  bölümünde  Ermenilerle  ölümüne  bir  savaşın  içinde  olmuş  hep  ağabeyileriyle  birlikte. Ermenilerin  Kağızman'ı  işgal  edememelerinde  çok  büyük  roller  oynamış  hatta  savaşırken  gazi  bile  olmuş. 

Bir  de 1925  Yılında  cereyan  eden  Şeyh  Sait  İsyanına ''  Türk  olan  Türk  askerine  kurşun  sıkmaz ''  diyerek  katılmamış. Hiç  bir  Kürt  İsyanının  içinde  olmamış. 

Eyüp  Dedemin  benim  bildiğim  beş  evladı  olmuş: Ömer,  Mehmet, Kamil ( Babam ), Aliye,  Naime.

Bu  evlatlardan  babam olan  Kamil  1925  yılında  dünyaya  gelmiş. 

Dedem,  ölmeden bir  yıl  önce  yani  1941'de,  henüz  on  altı  yaşında  olan  babam  Kamil'i,  anası  yaşında  bir  ağa  kızı  olan  Telli  ile  evlendirmeye  kalkmış. Maksat,  topraklarına  toprak,  gücüne  güç  katmak...

Telli  tabii  ki  babamın  gönlünde  yatan  dişi  aslan  değil  ama  Eyüp  Ağa'ya  itiraz  ne  mümkün?

Derken  efendim Telli'yi allamışlar,  pullamışlar, tellemişler  ve düğün  dernekten  sonra  babamın  sırtını  yumruklamışlar ''  haydi  beline  kuvvet ''  Diyerek.

Ama?

Ama  babam  öyle  bir  şey  yapmış  ki  hiç  sormayın.

Ne  mi  yapmış? 

Gelecek  bölümde  inşallah. 

( Biberoğulları-2. Bölüm- başlıklı yazı Sami Biber tarafından 22.11.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu