Kimlikler ve Demokrasi /Herkül Milas

Diyarbakırda DKSV-DSTO işbirliğiyle Ticaret ve Sanayi Odası konferans salonunda 25.04.2010 tarihinde Herkül Millas tarafından Kimlikler ve Demokrasi konulu bir konferans verildi.

Bu muhterem zat kimlikler,ırkçılık ve demokrasi konusunda dünyanın yakın tarihinden tutun günümüzdeki gidişatına kadar toplumun genel durumunu tahlil edebilecek kadar konuya hakim, kendi ifadesiyle Yunanistan'da Türkiye'deki ırkçı yaklaşımlardan, Türkiye'de de Yunanistan ırkçılığından örnekler sunuyor, bu vesileyle hitap ettiği toplumla polemiğe girmeden, anlatmak istediği konuyu, vermek istediği mesajı rahat bir şekilde iletebilmektedir.

Hani bir ifade var; “kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” misali. Doğrusu, Diyarbakır'da yaptığı sunumda Hitler'den başladı, Alman Nazilerinden, Yunanistan'dan, bir nebze Türkiye'den örnekler vererek. Sanki Kürtler'e şöyle diyordu: “Arkadaşlar, bu milletler birbirini taklit edercesine bu milletçiliği yaptılar ve insanlık adına bir kusur işlediler ki tarih onları pek hayırla yad etmiyor, yavaş yavaş sıra size geliyor, sakın ola siz de benzer bir hata işlemeyesiniz, yoksa tarih sizi de mahkum edecek.” Anlayan anladı.

Herkül Milas,”arkadaşlar benim işim zor, Türkiye'ye geliyorum, bana misyoner yakıştırması yapıyorlar, Yunanistan'a gidiyorum “şu Türk tohumu yine ne diyor” diye beni eleştiriyorlar, ama ben bu hakikatleri anlatmaktan geri kalmayacağım. Zaten ırkçı bir kimseye üç-beş soru sorarsanız cevaplamakta yetersiz kalıyor. Bir sefer bir kafatasçı Türk milliyetçisiyle hafif bir tartışma yaşadım. Adem-Havva'dan olmamız hasebiyle kardeş olduğumuzu vurguladım. Bizim dengesiz vatandaş; “Türkler, Adem ve Havva'dan önce vardı demez mi?” İşte saçmalığı görüyorsunuz.

Irkçı bir kavim;
*Öteki oluşturuyor,
*Korku havası estiriyor,
*Soyut sembolleri kutsallaştırıyor,
*Ulusal çıkarlar, namus, onur, vatan, bayrak gibi kavramları kutsallaştırarak arkasına sığınıyor.
Halbuki asıl amaç; bireyin huzuru, vatandaşın mutluluğu olmalı.

Bundan yegane kurtuluş yolu galiba ulusalcılığı biraz esnek hale getirmek olsa gerek. Bugün Birleşik Amerika Devletleri federasyon üsulu ile eyaletlere özerklik vererek rahat ve özgür, üretken ve mutlu yaşamalarına imkan sağlamaktadır. Avrupa Birliği şu andaki yönetim tarzıyla bu sıkıntıyı bir derece atlatmış gözüküyor.
(Galiba Ortadoğudan da sınırların kalkması bu milliyetçilik belasını bir derece hafifletecektir.)

Irkçı akımların ortak özellikleri;
*İnandırabildikleri kadar geriye atf etmeyi kullanıyorlar,
*Bir yandan kendini dine bağlarken diğer yandan günün tabularına ittiba ediyorlar,
(Yunanlılarda Helenizm ve Hıristiyanlık, Türkiye'de Türk İslam sentezi gibi.)
*Milli miras, milli duygulara hitap eden müzeler,
*Milliyetçi liderlerine kutsallık yakıştırması yapmak ve ırkçılığı bir din haline getirmek,
*Törenlerini dini törenlere benzetmek vs.
Özet olarak sunduğum bu ilginç tespitlerden sonra soru-çözüm faslına geçildi.

Muhtelif soru-cevap faslından sonra ben de bir katkıda bulundum;
“Efendim, varlığınız bize mutluluk veriyor, bu yaklaşımınızı takdirle karışıyorum, kökeninizi ve dininizi bilmediğim halde sizinle bir arada bulunmaktan haz duyuyorum. Irkçılığı elinin tersiyle itmek galiba böyle bir şey olsa gerek. Fert-aşiret-topluluk her kimse böyle soyut kavramların arkasına sığınarak kendini yüceltmek, ortada somut bir eseri olmayan yetersiz kimselere aittir.

Siz de Kürtler'e diyorsunuz ki bakın bunlar milliyetçiliğe sarıldılar zarar ettiler, sakın siz de benzer bir hataya düşmeyin, artık Kürtler'in bileceği iştir. Ancak ben özellikle İsrail'in hem din hem millet olarak ırkçılığından şikayetçiyim, insanlık bu İsrail belasından nasıl kurtulacak? Muhakkak bir bildiğiniz vardır, bizimle paylaşır mısınız?

Herkül Bey, aslında İsrail'in ırkçılığının herhangi bir ırkçılıktan farkı yok, ama ilginçtir o kadar zulme uğrayan, neredeyse soykırımla başbaşa kalan bir milletin ırkçılık yapması acaibime gidiyor. Bir ara bir Yahudi'nin şöyle söylediğine vakıf olmuştum “bak bak şu Arap var ya, aslında konuşmuyor, köpek gibi havlıyor” deyince; Allah Allah, daha dün kendileri bu zülmü yaşarken ne çabuk unutup başkasına bu yakıştırmaları uygun görüyorlar. Hayret!

Tabi buna karşı mücadele eden Yahudiler de vardır ve kendi içinde demokratik bir ülkedir.

Netice itibariyle salonda bulunan herkes ırkçılığı yadırgadı ve insanlığa yakışmadığı konusunda hem fikir oldular. Bu güzel bir sonuçtu.

Aslında dinimiz de bunu yasaklıyor. Ama bu güzel dini, milletimize, insanlığa anlatamadık ki…Allah ve Resulü'nü hakem kabul etsek hangi sorunumuz çözümsüz kalır? Zaten insanlık alemi bunu beceremediği için kimisinin karnı açlıktan, kimisinin de aşırı tokluktan ağrıyor, değil mi?
Selam ve sevgilerimle….
( Kimlikler Ve Demokrasi başlıklı yazı Eyüphan KAYA tarafından 22.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu