“İkinci Kaptan Kul Fikret’in Seyir Defteri;
Takvim; Yıldız Tarihi 54456.5’i gösteriyor, ben EDEUA (Adem-1) in İkinci
Kaptanı.
Sevgili Seyir Defteri artık hikayenin son
bölümündeyiz, bu hikaye hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir şekilde bitmeli.
Merak edenler buradan hemen son satırlara atlayıp hikayenin sonunu
görebilirler.
Ama sabır gösterenler bölümü baştan sona
okuyup, sonra sürpriz finali okusunlar.
Sevgili Seyir Defteri Uzay Aracına
(EDEUA-Adem-1) olarak ismini verdiğimiz Sitemizin imtiyaz sahibi ve değerli
Editörü Adem Efiloğlu hikayemizin başından beri sitede yok, kendisi en son dün
gece siteye “Gözlerinde” isimli bir şiir eklerken görülmüş.
Dolayısıyla Sayın Adem Efiloğlu, Editörlerinden birinin Uzaylılar tarafından kaçırıldığından da haberdar değil. Ama o ne son anda farkedip 23.05 sıralarında sayfamıza gelip, meselenin çocukluğuna inme kararı almış :)
Şimdi
hikayemize kaldığımız yerden devam edelim:
Uzaylı Zekiye’nin Sami hocamıza istenme
fikri mürettebat ve yolcular tarafından büyük ilgi görmüştü, bu durumdan tek
memnun olmayan kişi Mecit hocaydı, o kızlarını alarak Uzaylılarla ilişkileri
düzeltirsek beni onlara verememekten endişe ediyordu.
Mücella hoca kendi kendine biraz hayıflandı
ve;
Dünyadan kına getirmeyi akıl edemedik.
Ne bilelim Sami hocamızın Uzaylı Zekiye'ye kaçacağını. Gelinin ellerine kına
yerine pekmez basarız artık.
-Pekmez olur mu, olur zaten Uzaylılar
nereden bilsin kına nedir, pekmez nedir
Mücella hoca; İyi de bizim pekmezimiz de
yok
Gergef; Bende kına var, saçıma yakmak
için biraz getirmiştim.
Mücella hoca; Hay yaşa sen Canan hoca,
iyi ki almışsın yanına kınayı.
-Arkadaşlar durun daha kızı bile
istemeden, kına gecesi derdine düştük.
Gergef; Peki kına gecesini Mars’da mı
yaparız, ay çok heyacanlandım.
Mücella hoca: Elbette Mars’da olacak,
kına kız evinde olur.
-Neyse o halde Uzaylılarla bugün
yapacağımız toplantıda kız isteyeceğiz dolayısıyla onlara dostluk elimizi de
uzatmış olacağız.
Rüya: İsterseniz kızı ben isteyebilirim.
-Hadi canım olur mu hiç sen en
gencimizsin, kızı en büyüklerden birisi istemeli, örneğin ben isteyebilirim.
Mücella hoca: Hayır bence Demir hoca
istemeli o sizden daha büyük, hem asker emeklisi.
-Tabi olur da asker emeklilerine kız
vermede bir ayrıcalık olduğunu sanmıyorum.
Kabini yine Fatma bacıya emanet edip
gelen Çerkezoğlu:
Desenize yılbaşından önce düğünümüz var kırk gün kırk gece düğün yaparız Sami
hocaya gerçi yılbaşına kırk günden az kaldı.
Ama neyse seneye de sarkar haliyle kırk
gün kırk gece artı bir yıl düğün yapmış oluruz bu arada bayrak direğini kim
dikecekse diksin artık bizde adettendir düğünde bayrak direği dikip en tepesine
bir elma yerleştirilir elmaya ateş edilir :) sonra damat kaçırılır gerçi damadı
zaten uzaylılar kaçırmıştı değil mi onu unutmuşum :)
-Bir sorun daha var şimdi bunlar
evlenirse Zekiye mi dünyaya gelecek, yoksa Sami hoca mı Uzayda kalacak.
Mücella hoca; Kızı biz alıyoruz tabi ki
Zekiye bizimle gelecek, Sami hocayı bırakacak olsak niye kız isteyelim ki?
-Mantıklı, ama her halükarda
isteyecektik zaten Zekiye’yi baksanıza Sami hoca sırılsıklam aşık
Çerkezoğlu; O da aşık oldu mu hep böyle ıslanıyor. Hadi ben yerime gidip Fatma
bacıyı göndereyim onun da bu konuda söyleyecekleri varmış.
Gökhan Kavcı; Şu düğün işi bitse biran
önce Ay’a gitsek, benim Liseden beni bir hayalim var; Yıl 1993 dü sanırım. Tabi
o yıllarda küresel ısınma diye bir konu yok ya da üzerinde çok durulmuyor.
Ders coğrafya idi. Konu nereden
açıldıysa artık öğretmenime:
Bu Ay ışığını güneşten aldığına göre, Ay
a dev aynalar yerleştirip dünyanın soğuk bölgelerine yansıtsak. Isınan bu
bölgeler tarıma ve yaşamaya uygun yerler haline gelse diye bir fikir
önermiştim. Hiç unutmuyorum öğretmen bana;
Oğlum Gökhan nasıl üretiyorsun bunları
kafanın içinde. Geceleri yattığında uyuyabiliyor musun diye sormuştu.
-Peki uyuyabiliyor musun gerçekten J Hem o dev aynalardan
getirdin mi yanında?
Gökhan Kavcı: Aya bir ulaşsak uyuyacağım
ama, şimdilik uyuyamıyorum. Dev ayna getiremedim ancak yanımda birkaç tane
küçük ayna var, ilk denemeyi yapabilirim.
O arada Kabin nöbetinden yanımıza gelen
Fatma bacı:
Ben bayrağı dikmeye gitseydim onlar neler oluyor basıldık diye sağa sola savrulurdu, bizde hemen fırsat bu fırsat hocamızı kurtaracaktık ama, toplantı planı bozdu.
Peki madem rüyalarda gerçeklerin yarısı. Sami hocamıza uzaylı zekiye
isteme Plan tutar mı tutar deneyelim bence de.
Hem elimizi çabuk tutalım isteme merasimi düğünü derneği kuralım, hocamızın nikahını kıyalım, ilk şahidi ben olurum :) Dünyada ilk olacak he!
Marsta Sami hocamızın
düğünü yapılacağını deseler hadin orda hayal dünyasına girdiniz diyecektim.
Neyse kısacası bu iş olmazsa kolay kolay Marstan çıkamayacağız galiba, daha
önümüzde jüpiter, Neptün Venüs vs tesisleri var inşallah oralardan buna benzer
hadiseler yaşamayız , böyle giderse Ay'a
zor ayak basarız arkadaşlar.
Bir köşede arada bir sazının tellerine vurup pek de fazla konuşmayan
Musa Aslansofuoğlu'da artık dayanamayarak:
"Bende artık tek başıma düğünde sizi eğlendirmek için elimden gelen gayreti gösteririm" Dedi.
-Hadi bakalım inşallah, olup bitsin bu iş, toplantı saati de
iyice yaklaştı zaten
Hotamışlı: Sami hocam evlendi mi, iş
tatlıya baĝlanır. Tatlı deyince aklıma geldi, dünür giderken yanımızda
götüreceğimiz tatlı bir şeyler var mı? Zekiye kesin kız isteme usulümüzü
biliyordur. Elimiz boş gidersek çok ayıp olur.
-Bak onu iyi hatırlattın, çiçek de lazım.
Çerkezoğlu: Ben bir koşu gider alır gelirim
-Nereden alacaksın?
Çerkezoğlu: Sahi nereden alacağım?
Mihman: Bazlama ile Zeytinyağı götürsek
Gergef: Bende bir kutu çikolata var, iki kutu
getirmiştim, bir kutusunu Yıldız Gülüm’le gizli gizli yedik.
Mücella hoca: Ne kirli çıkınmışsın sen öyle
Canan hocam, tamam bu işte oldu, çiçek de olmasın varsın.
Mesakin: Ey aşk sen nelere kadirsin!
-Sende kimsin yahu, tanıyamadım.
Mesakin: Ağabey ben yeni katıldım siteye,
Uzaya gittiğinizi duyunca da son anda bindim araca.
-Şimdiye kadar neden görünmedin araçta,
yoksa sende ajan mısın
Mesakin: Yok kaptan ben hem sakin hem
utangaç biriyim, o nedenle ortaya çıkmadım.
-Peki hakkında bir araştırma yapalım o
halde
O arada aracın her yerinde yolcular ve mürettebat arasında kulis yapan Mecit hoca yanımıza geldi ve:
Arkadaşlar
hani şu Uzaylılarla görüşme saati gelmedi mi halen, Uzaylılarla görüşeceğiz
diye durmadan komisyonu erteliyorsunuz, yoksa bu Fikret hocayı vermemek için
bir taktik mi?
-Mecit
hocam size söyledim, şu görüşmeyi yapalım, yok olmadı, ben Sami hocamız için
seve seve kendimi feda ederim.
Mecit
hoca: Blöf yapıyorsun
-Üstadım
ne blöfü, poker mi oynuyoruz. Hem az daha sabret bak kırk beş dakika kaldı
görüşme için.
Mücella
hoca: Hadi hayırlısı
Yıldız
Gülüm: Ay çok heyecanlıyım, Sami hocaya kız istiyoruz öyle mi?
Mücella
hoca: Ya ben, inanamıyorum, kankam evlenecek
görüyor musun kısmeti.
Gergef:
Ben halen emin değilim, doğru mu yapıyoruz?
Mecit hoca: Yanlış tabi, verecektik şu Kıl Fikret’i iş bitecekti.
-Allah, Allah, ne diyeyim sana artık hoca, şu psikolog Bahar Özdemir
nerede, seanslara başlamadı mı halen.
Selocan: Yok siz söyledikten beri hikayeyi de okumaz olmuş artık
-İlginç, olsaydı vallahi bende terapi isteyecektim, usandım şu Mecit
hocanın ısrarından
Ali Gorgan: Ben bir an önce Ay’a gitmek istiyorum artık, şu şanlı
bayrağımızı bir an önce Ay’a dikemezsem, kesinlikle benim de terapiye ihtiyacım
olacak.
Fatma bacı: Bende aynı fikirdeyim.
-İnşallah arkadaşlar, inşallah gerçekleşecek bu hayaliniz.
Meryem hoca: Sizin haberiniz yok mu Psikolog Bahar hanım geldi hatta
ilk seansı bana yaptı, artık yüksekten korkmuyorum.
-İyi de senden başka kimseyle ilgilenmedi mi
Meryem hoca: Ya benden sonra
Harun hocayı aldı terapi için ama Harun hoca neredeyse psikolog hanıma kafayı
yedirecek, iki gündür onunla uğraşıyor.
-Yapma yahu keşke bıraksaydım, atlasaydı araçtan şu Harun hoca.
Mecit hoca: Ne münasebet atlayacaksan sen atla.
-Al işte, adam bana tam manasıyla gıcık yahu, böyle giderse bu hikaye
bitmez.
Müjgan Akyüz : Ben bir şeyi merak ediyorum, bu Uzaylı Zekiye kaç
yaşında Allah aşkına.
-Ya o iş biraz karışık, normalde bizim takvime göre hesaplarsak seksenin
üstünde görülüyor.
Mücella hoca: Yapmayın demek yine beynime kankamdan gelen sinyallerle
gönderilen mesaj doğruymuş, Mecit hoca haklı galiba, ah Kul Fikret ah!
-Ne oldu ya, ne diyorsun Mücella hocam ne sinyali, ne mesajı
Mücella hoca ne olacak, ben halüsinasyon görüyorum sanıyordum, aslında
bütün bunlar senin aracı ele geçirip birinci Kaptanlığı almak için yaptığın
planlar mı yoksa.
-Sizi anlayamıyorum ne dedi Allah aşkına Sami kaptan size
Mücella hoca: Dedi ki “Ben aramızdaki ajan kim diye araştırma yapıp üstelik bularak kafilemizi rahatlatayım derken siz beni 82 Yaşındaki Uzaylı Zekiye ile evlendireceksiniz öyle mi? Temelli uzaylılara bırakın daha iyi...
Ah O Fikret ahhh! Uzay gemisini
ele geçirmek için çevirdiği dalaverelerin farkında olmadığımı sanmasın.
Uzaylıların elinden kurtulayım, soracağım ona bu yaptıklarının hesabını”
-İyi de Sami Kaptan bilmiyor
mu Mars Takvimine göre, Uzaylı Zekiye henüz
otuz beş yaşında, hem ben onu çok severim, neden aracı ele geçirmeye çalışayım.
Mecit hoca: Bilmem artık
anlamıştım zaten bu işlerin senin başının altından çıktığını.
Mücella hoca; Yok ben Zekiye'nin yaşının Mars hesaplamasına göre otuz beş olduğunu sanmıyorum o kadar değil, durun bakayım şöyle bir hesap yapsam; Şimdi Hımmm...Uzaydaki bir yılın, dünyadaki 10 yıla ile eşit olduğunu bildiğimize göre, Uzaylı Zekiye hâlâ çıtır çerezi, terütaze ve en fazla kırkında falan olmalı. Nesini beğenmiyor da yaşa takılan emekliler gibi ağlıyor?
-Arkadaşlar kendinize
gelin, yok böyle bir şey, ben neden Sami kaptana böyle bir komplo hazırlayayım. Hadi hem vakit
yaklaştı, yavaş yavaş kabine geçelim şu kız isteme işini bitirelim.
-Yıldız Gülüm: Bence de
isteyelim artık kızı, Sami Kaptana, o alsın Zekiye’yi gelsin yerine ben
gideyim, Ay vallahi de bitmesin bu hikaye yoksa nasıl uçuşurduk ya da nasıl uçururduk
elimizdeki uzaylının uçurtmasını?
Ay, ben ne dedim?İçimiz
dışımız bir madem yoksa birileri mi var için için ruhunu teşrif eden ve
sözcüklerle hoşbeş işte en muhteşem yolculuk.vallahi de bu hikaye bitmesin
bitemeyecek de biraz geç mi kaldım ne?Koşa koşa geldim ama...Vallahi ortalık
yıkıldı. İçim de bir hoş oldu hani ne de olsa içimi hoş bu maceranın.
-Ne dedi, ne dedi…
Mücella hoca Zekiye ile Sami
hoca bu tarafa, ben o tarafa diyor
-Tamam o kadar istiyorsa bir
kız alalım, bir kız verelim Marslılar’dan, böylelikle çift dikişli dünür
oluruz, daha sağlam olur.
Mücella hoca: İyi madem
Uzaylı Zekiye de Mars yaşına göre gerçekten otuz beşse olur bu iş.
Tam Uzaylılara görüşmeye
girecektik ki; İpçi Erdoğan nefes nefese yanımıza geldi. Adeta dili tutulmuş
zorla konuşuyordu:
Nevin hemşire, Nevin
hemşireyi kaçırdılar,
-Ne ne diyorsun sen Erdoğan
hocam, kaşla göz arasında kim kaçıracak benim eşimi.
İpçi Erdoğan: Uzaylılar, uzaylılar
kaçırdı.
-Nasıl olur böyle bir şey,
yapmayın Allah aşkına, şakanın sırası mı şimdi, bak toplantıya gireceğiz.
İpçi Erdoğan: Şaka değil,
inanın kaçırdılar, tansiyonumu ölçüyordu, bir anda yanımızda kuvvetli bir ışık
belirdi, o ışık son hızla kaybolurken Nevin hemşirede birlikte kayboldu.
-Hayır olamaz, yalan
söylüyorsun, yalan söylüyorsun…
Mücella hoca: Kaptan gerçek
galiba hem senin bu repliğin Kadir inanır repliği.
-Ben ne yaparım şimdi, ne
diye kaçırsınlar benim eşimi, Nevin hanımla ne işleri olur bu uzaylıların
Müjgan hoca: Belki
sağlıkçıya ihtiyaçları vardı.
-Ah Barbaros hoca, ah
Barbaros İrdelmen burada olsaydı, belki de Nevin yerine onu kaçırırlardı.
Yüzü kıpkırmızı vaziyette
yanımıza gelen Fatma bacı:
Sami hoca, Sami hoca
kaçırtmış Nevin hanımı, Zekiye’ye söylemiş, Kul Fikret kaptanlığımı almak için
planlar yapıyor, onu Mars’a kaçırtmazsan evlenmem seninle diye...
Mücella hoca: Yapmaz benim
kankam öyle şey.
Fatma bacı: Yapmış maalesef
Zekiye’de evde kalacam korkusuyla yardımcısı Marslı Orion’a talimat verip kaçırtmış Nevin hemşireyi.
-Erdoğan hoca: Benim
tansiyonumu kim ölçecek şimdi, yarım kaldı görüyor musunuz?
Ve birden EDEUA (ADEM-1) her
zaman olduğundan daha büyük bir şiddetle sarsılmaya başladı, ne yapacağımı
şaşırmış vaziyette bağıramaya başladım:
Hain Marslılar! Madem Sami
hocaya uyup eşimi kaçırdınız, gönderin Sami hocayla Zekiye’yi beni de alın
eşimin yanına, lütfen, lütfen, ben onsuz ne yaparım, Nevin, Nevinnn, Nevinnn...
Nevin: Fikret, Fikret,
Fikret hadi uyan canım rüyamı görüyorsun sen, ne Uzayı, ne kaçırması neden
bağırıp sayıklıyorsun, buradayım işte, yanındayım. Uzaylı Zekiye kim?
-Sen sen burada mısın,
kaçırmadılar mı seni, ben peki ya ben ne zaman döndüm Uzaydan.
Nevin: Kalk deli adam kalk,
nasıl kaptırıyorsun kendini böyle şeylere, sonunda böyle rüyalar görüyorsun,
hem sen uzaya nasıl gideceksin ki?
-Edebiyat Evi Uzay Aracı
yani Adem-1 hepsi rüya mıydı şimdi bunların?
Nevin: Rüya tabi haydi kalk
bak kahvaltı hazırladım, hava güzel kahvaltıdan sonra da sahilde bisiklete binelim.
-Şimdi Uzay aracından inip
bisiklete bineceğiz öyle mi, hay Allah ne rüyaydı ya, hele beni bir cimcikle!
Ah tamam tamam! İnandım, rüyaymış.
“İkinci
Kaptan Kul Fikret’in Seyir Defteri; Takvim; Yıldız Tarihi 54456.6’yı gösteriyor,
ben EDEUA (Adem-1) in İkinci Kaptanı falan değilim yatarken üstüm açık kalmış bu Uzay
yolculuğunun hepsi bir rüyaymış."
Zaten bu bir düş hikayesi
değil miydi J
BİTTİ
Mehmet Fikret ÜNALAN