Hû hû’lara karışan bir nefes,
Sabır rüzgarıyla birlikte
Ruhuma ruhuma üflüyor
Acımtrak bir tatla!
Sanki cenneti müjdeliyor,
Sabredenleri müjdele!
Yüreğimin fersah fersah uzak kalışı dünlerimden,
Buzul rengi bir solukla demlenmem birden,
Hiç beklemediğim bir anda
Dermandan kesilmem,
Belki günahlarımdan temizleniş müjdesi,
Belki de sevap hanemin dolacağının habercisi!
Bilmezdim bulutların rahatlatıcılığını,
Dalarken öteler ötesine
Hayatın acı bir tokat atacağını,
Lakin, ağlatsa bile
Fanilik libasının üstünde oluşunu,
Aslında uzun gibi gözükse de
An kadar kısa olacağına inancımın tam olacağını..
Bilmezdim dünyanın yalan olduğunu,
En sevdiğimi gözlerimin yaşına bakmadan alacağını,
Gökler ötesinden hayatın gerçeğini öğreneceğimi,
Ve…
Bilmezdim bir gün gelecek,
Yıllarca anlattığım her şeyi,
Sabrı, tevekkülü, kaderi, duayı, inancı
Herşeyiyle yaşayacağımı
İlmek ilmek, nakış nakış ruhuma işleyeceğimi..
Oysa anlatmak ne kadar da kolaymış,
Yaşamak ise
bir o kadar zor!
İmtihan yokken anlamamışım,
Elmas, pırlanta, yakut misali bilgilerin değerini!
Buğulanırken gözlerim,
Bir ah bile çekince
Biliyorum, aslında amel defterim temizleniyor,
Ruhen olgunlaşıyorum,
Yaradana daha çok yaklaşıyorum!
Her boynumu büküşte
Rahmet yağmurlarında ıslanıyorum..
Ve biliyorum
Günden güne daha da güçleniyorum..