Sen ki;
Ağızların tadını bozan,
Acısı tariften uzak olan,
Dünyanın yalan olduğunu ispat eden,
Sevdiklerimizi acımadan alansın…
Ey ölüm!
Sen ki;
Boyun büktüren,
Hüznü giydiren,
Ciğerleri dağlayan,
Akılları bir an bozguna uğratansın…
Ey ölüm!
Sen ki;
Gözyaşlarını sel eden,
Acıları misafir eden,
Gönülleri inleten,
Dünyanın ışığını söndürensin…
Ey ölüm!
Sen ki;
Yollarımızı gözleyen,
Vaktimizi kollayan,
Adımlarımızı sayan,
Her gün her gün uyaransın…
Ey ölüm!
Sen ki;
Susan bir nasihatçı,
Ötelerden haberci,
Sonsuzluğun treni,
Herkesin biletini kesecek ilahi bir fermansın…
Ey ölüm!
Nelerimi nelerimi aldın benden;
Yüze yakın akrabamı,
Sevdiklerimi,toprağımı,can bildiklerimi,
İyi ki ahiret var…
Ve iyi ki senin de
Zahiri yüzünün ötesinde batıni yüzün var.
Eğer ki, eğer ki görünen yüzüne baksaydık,
Perişan olurduk.
Belki de her ölümde acılarda boğulup,
Bir daha yaşamaya cesaret edemezdik.
Ya Rabbi!
Sen ölümün
Batıni yüzünü görenlerden eyle.
Ölümün hayırlısını ver.
Acı gözüken bu gerçeği,
Selamet içinde yaşayanlardan et cümlemizi…
Çok güzel bir bakış açısıyla Necip Fazıl Kısakürek’ten ölüm..
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber... Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber...
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?
Öleceğiz müjdeler olsun, müjdeler olsun!
Ölümü de öldüren Rabbe secdeler olsun!
Kapı kapı, yolun son kapısı ölümse;
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!
O demde ki, perdeler kalkar, perdeler iner,
Azrail’e hoş geldin, diyebilmek de hüner...
O dem çocuklar gibi sevinçten zıplar mısın?
Toprağın altındaki saklambaçta var mısın?
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var;
Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var!
Ufka bakarlar; ölüm uzakta mı uzakta...
Ve tabut bekler, suya inmek için kızakta...
Sultan olmak dilersen, tacı, sorgucu, unut!
Zafer araban senin, gıcırtılı bir tabut!
N.Fazıl Kısakürek