Kudretine hayran olmamak elde mi,
Ey güzeller güzeli Rabbim!
Ümidimi hiç kaybetmedim;
Sabrımdı karanlık gecelerimin dolunayı.
Sana olan inancımdı,
Ayakta kalmamın yegâne sebebi.
Biliyorum, dedim her zaman:
En yüce kapı senin kapın.
Olmazları olduran, sadece o “kün” emrin.
Kuyulardan çıkartan,
Zindanlardan kurtaran,
Ateşlerde yakmayan,
İbrahim (a.s.)’a serinlik veren,
Yunus Peygamber’i kurtuluşa erdiren,
Yakup (a.s.)’ı Yusuf’una kavuşturan,
Yusuf (a.s.)’ı Mısır’a aziz eden,
Eyyüp (a.s.)’ı hayata döndüren,
Nice güzellikleri ihsan eden sensin!
Karanlıklar dağılır seninle,
Engeller aşılır engin lütfunla.
Sabrın en tatlı meyveleri yenilir ikramınla.
Sebeplerin sükût ettiği hengâmede
Emrine köle olur her şey.
Söz söylemek kimin haddine?
Dünya denilen handa
Yolcuyum, gidiyorum.
Han da senin, hancı da senin.
Merhametin ne kadar engin,
Sevgin ve şefkatin ne kadar yüce!
Senin yardımını dileyen yolda kalmaz,
Sana sığınan mahzun olmaz şu fani dünyada.
Senden isteyenin eli boş kalmaz,
Asla ve kat’a!
Lütfun ve inayetin idrakler ötesi,
Sana inanmak cennetin ta kendisi.
Şükrümün tarifine ise kelimelerim kifayetsiz.
Nurun, ruhuma apayrı bir huzur;
Varlığın, şu garip gönlüme bir sürur.
Sen istersen akan sular durur,
Sen istersen dağlar yol olur,
Sen istersen ateş bile tomurcuk tomurcuk gül olur.
Bir kere daha nail olmak yardımına,
Bir kere daha şahit olmak lütfuna,
Bir kere daha yakınlığını hissetmek,
Hem de en darda olduğum anda!
Öyle güzel, öyle muhteşem bir duygu ki…
Rahmetine ve inayetine
Hamdolsun verdiğin bütün nimetlere.
Teşekkür ederim Allah’ım,
Sonsuz teşekkür ederim lütfu keremine..
Bir imtihanı geçmenin ardından..