Sevgi Kelebeği Ve Uğurlu - 2.kısım
2.kısım

Evet Uğurlu zor zamanlardan geçiyordu ama gelin onun ağzından dinleyelim bakalım bize neler anlatacak. 

- Merhaba ben Uğurlu, Nasılsınız?
- Bugün günlerden Salı ve ben çok sıkıldım. Şuanda evimizin çatı kısmındayım ve gökyüzünün altın portakal rengine ve sonrada laciverte dönüşünü izliyorum. Bir ülkede şuanda savaş var ve inanılmaz korkutucu. Evimizin her yerini bantladım, ülkemiz tehdit altındaymış. Neden diye soruyorum büyüklerime bir şeyler söylüyorlar. Zaten televizyon zar zor açılıyor çünkü siyah ve beyaz üstelik karıncalı gösteriyor. Üzülüyorum çünkü çocuklara yardım edemiyorum.
Bugün fare yakaladım bir tane. Çok komik değil mi? Benden büyük ama ben ondan korkmuyorum ve yakalayabilirim diye iddiaya giriştim. Sonunda ben kazandım ve fareyi yakalandıktan sonra ameliyat ettim ve inceledim. Çok meraklı olduğum ve bunu yaptığım için annem çok kızdı. Ablam saçımı çekti ve diğerleri çok güldü. Ben diğerlerinden neden çok farklıyım bilmiyorum ama farklıyım işte. Ne olmuş bunda ne var ki! Şimdi ilk yıldız çıktı. İnanılmaz güzel. 
Tanrım dün televizyonda aya çıkan adamı izledim ve bu çok ilginçti ve güzeldi. Kıyafetleri çok komikti. Pazar günü de çocuk kuşağı filminde dünyayı gezen pulu izledim. İnanılmazdı. Çünkü herkesin evine konuk oluyor ve dünyanın her yerini geziyordu. Ben büyünce kanatlarım yeterince büyüdüğünde pul olup dünyayı gezeceğim.
Ayyy yolun karşısında yine o çocuk geçiyor. Uzun boylu ve kanatları çok güzel görünüyor, kim olabilir. Arkadaş olabilir miyiz? Hemen parka uçmalıyım. 
- Anne parka gidebilir miyim?
- Sakın elbiseni kirletme.
- Teşekkür ediyorum anne.
- Dur! Heyyyy şaşkın kardeşini de al
- Ama anneeee!
- Yoksa gidemezsin

Aman tanrım kardeşim çok mızmızlanıyor. Bu kadar ağlamayı nasıl başarıyor bilmiyorum. Sinirli ve mızmız. Annem buna nasıl katlanıyor ama neyseki çok sempatik ve tatlı. İşte çocuk parkta. Tanrım çok güzel kırmızı pulları var ve farklı siyah kanatları. 
- Abla kime bakıyorsun sallasana beni
- Tamam hadi in sıra bende
- Ama yeni bindim 
- İn dedim
- Merhaba 
- Merhaba 
- Sallayayım mı seni
- Aaa bu çok iyi olur
- Ama sonra sen sallayacaksın beni 
- Harika fikir ( Tanrım bu çok iyi) 
- Tanrım ne yaptın, onu anneme yeni yapmıştım. Senin elin olduğu gibi orada çıktı. Şimdi bu hediyeyi nasıl vereceğim. 

- Abla ne oluyor bu çocuk sana neden kızdı
- Gel evde konuşuruz. 

Eve uçtuk ve ben kardeşimi bırakıp çatıya. Çıktım. Yıldız dolu gökyüzü. Gözlerimden yaşlar akıyor. Ama ben bilerek düşmedim o yeni yapılmış sehpanın üzerine bilmiyorum ki düşeceğimi. Pis pis pis ondan nefret ediyorum. 
İnanılmaz kırıldım ve bir daha kimseyle arkadaş olmaya çalışmayacağım. "Gökyüzü beni götür uzaklara, o pulun gezdiği yerler neresi, nasıl bir yer" 

- Ahh gene çatıdasın, in aşağıya! 
- Ama anneeeee
- İn dedim. Uyuman lazım. Sabah okula gideceksin. 
- Anne okul nasıl bir yer. 
- Arkaşların olacak. Öğretmeni dinleyip yazmayı öğreneceksin. 
- Arkadaş istemiyorum, ama yazabilirim. Herkesten iyi olacağım. 

O gece çok heyecanlıydım, sabah olmak bilmedi çünkü yazmak güzel olmalı, okumakta öyle. Yıldızlara daha çabuk gidebilirim sanırım. 

Ayağımda siyah lastik ayakkabılarım var. Yağmur yağıyor ve üzerim çok ıslak. Ayaklarımda öyle. Vıcık vıcık ses çıkarıyorlar sanki içinde kurbağa geziyor. Öğretmeni sevmedim çok sinirli ve herşeye kızıyor. Okumayı ilk ben çözmeme rağmen kırmızı kurdeleyi ikinci kişi olarak taktı ama bana beni neden sevmiyor ki! Anlamadım. Diğer kız biraz daha zengin annesi ve babası da okulda öğretmen sanırım ondan.
Bugün okula çocuklar için hediye verileceği söylendi bazı çocukları öğretmen seçti ve benim ayağım çok ıslak olduğu için parmak kaldırdım. O kıyafetlerden bende istedim ve ayakkabıdan. Ama öğretmen:
- Baban yurtdışında çalışıyor sana veremem dedi

Oysa babamın para gönderemediğini hatta telefon bile edemediğini bilmiyor. Komşularda telefon var. Sadece beş dakika annemle konuşuyor ve oda herkesin içinde. Nefret ediyorum bu durumdan. Anne ve babalar özel konuşmalı. Bizim durumumuzu kimse bilmesin istiyorum. Neden herkes duymak zorunda ki!
Neyse sonunda annem babamla konuşmama izin verdi ondan bilgisayar istedim. Oda "tamam" dedi.

- Anne babam ne zaman gelecek. 
- Cehenneme gitsin
- Cehennem neresi anne
- Git başımdan
- Dede anneme neden vurdun
- Sigara içti
- Sigara içmek kötü bir şey midir? 
- Bir kadın kimsenin önünde sigara içmez ve hiç içmez. 
- Sadece erkekler mi içer? 
- Karışma
- Anne ağlama ne olur. 

O gün köye gitmiştik ve dönüşte bizi getiren dolmuşta herkes akrabayı. Anneme sigara içsin diye çok ısrar etmişlerdi ve annem ısrara dayanamadı. Sonunda içti. Bizi uyarmıştı aslında "sakın dedenize söylemeyin" demesine rağmen biz söyledik. Dedem çok sinirlendi ve anneme tokat attı. Tanrım çok kötüydü. Kimse kızınca böyle şeyler yapmamalı. Bu çok ağır bir şey. Küçük düşürüldü. Bir kadına bunun yapılması iğrenç. Ben büyünce buna asla izin vermeyeceğim.
Kadın sevilmeli ve saygı duyulmadı. Saçları okşanmalı ve merhamet duyulmadı. 

- Gene hayallere daldın ufaklık dersini yap
- Yaaa ne vuruyorsun kafama
- Salak anne işten gelmeden yap hadi
- Offf bitti sayılır ama öğretmen kitap okuyun dedi, benim hikaye kitabım yok ki!
- Babaanne bana hikaye kitabı lazım
- Anne gelince söyle güzel kızım alsın.

Babaannemi çok seviyorum çünkü çok merhametli ve sevgi dolu. Büyükbabamla harika bakıyorlar birbirlerine. Çok seviyor büyükbabam onu. Geçen gün onlar merdivende oturmuş sohbet ediyorlardı. Dedem cebinden çerez çıkarıp ona yediriyordu gizli gizli. Saçını okşadı ve elleriyle yedirdi. Ona sordum :
- Büyükbaba neden babaannemin saçlarını okşadın ve ellerinle yedirdin? O kendi kendine yiyemiyor mu? Saçlarını tarayamıyor mu?
- Ama neden gülüyorsun komik bir şey mi sordum sana?
- Yok güzel kızım. Kadın bir cennettir. Ona sevgi dolu sözler söylersen bir çiçek gibi sana hoş kokusunu ve harika çiçekler verir. Saçlarını tararsan ekili bir toprak gibi sevgi her yere yayılır. Bereketlenir ve bolluk saçar. Gelen misafirin hoşnut olur evinden kahkahan, neşen ve huzurun eksik olmaz.
- Dede kardeşimin saçlarını da tarıyorsun beni de tarar mısın?
- Seni annen taradı ve üstelik bana bu kadar yeterli. Başka zaman.

Ve o zaman hiç gelmedi. Çünkü dedem kısa süre sonra hastalandı sobadan dökülen kaynar su nedeniyle yandı ve bir hafta sonra öldü. Evde inanılmaz bir kalabalık vardı ve son nefesini verirken de hoca odadan herkesi çıkardı çünkü biri son nefesini verirken kimse içeride kalmazmış, ruhunu huzurla vermesi için yalnız bırakılırmış.
Almanyadan amcam, Rusyadan babam ardı sıra geldiler. 
Dedem bir daha bana Kur'an okuyamadı. Her sabah onun sesiyle sabah erkenden Kur'an okumasına o kadar çok alışmışım ki ev çok sessiz ve yalnız. Annem radyodan açıp dinletiyor ama ben huzur bulamıyorum çünkü dedemin sesi yok. O huşu içindeki huzur yok. Ben okumayı bilmiyorum. Din adamı gelip dedemin Kur'an kitabını aldı kendisi okuyacakmış "çünkü o çok iyi biriydi" dedi. Karne alıp kucağında oturduğumda bana "aferin güzel kız, sen çok başarılısın, hep öyle güzel oku" diyerek komşulara karnemi kimse göstermiyor artık. Arkadaşım da yok. Neyse babam zaten bilgisayarı bozarız diye yerine bebek getirmiş. Boyumda ona baktım çok güzel ama ablam ve kardeşlerim onun için didişiyor şuanda. Bebek güzel olmasına güzelde benim merakımı gidermiyor.
Amcama sordum bugün "beni de giderken Almanya'ya götürür müsün" diye o da bana "şu kapının önünde ki kırmızı arabayı yıkayın sonra bakarız" dedi. Araba çok güzel. Hemen çocukları çağırdım iş başı yaptık. İnanılmaz eğlenceli. Birbirimizi yıkarken arabayı da yıkadık. Amcam herkese harçlık verdi.
Evde bir tane tulumba var. Küçük havuzlu. Annem içini doldurdu ödül olarak içinde yüzmemize izin verdi. Bu çok eğlenceli. 
Akşam olunca hemen yıldızlara anlattım. Cibinlik var damda ve cibinliğin içinde prenses gibi hissediyorum kendimi. Gökyüzünün yıldızları altında ince tül perde harika görünüyor. Çocuklarla tombalak oynuyoruz. Annem bağırana kadar devam. Çok eğlenceli. 
Babam bana "oğlum" diye sesleniyor. Saçlarım kısa ve erkeklerle kulle oynuyorum diye. Bir de karate hareketleri öğreniyorum televizyondan. Çünkü kızlar gitmezmiş ayıpmış ve zarar görürmüşüz. İleride çocuğum olmazmış dedi annem. Bu çok kötü. Kızıyorum ama ne yapalım kanatlarım küçük elimden bir şey gelmiyor. Bende evde kimse yokken ya da onlar gece yatınca karate filmleri televizyonda varsa açıp izliyorum bir de korku filimleri. Bayılıyorum onlara. Çok eğlenceli "şeker adam, karıncalar, örümceklerin büyümesi, dev pistonlar" ablam "korkusuz" koydu adımı
Onların sevmediği ne varsa yapıyorum erkek gibi. Annem çok kızıyor. Erkeklerle kulle oynuyorum diye. "Git kızlarla oyna" diyor bana. Ama kızlar lastik atlayıp, zıplıyor. Oysa kulleler rengarenk ve güneş değince parıldıyorlar tıpkı yıldızlar gibi. Mavi var bir tane içinde sarımsı bir renk ve kırmızı. Güneş ışığı değdiğinde beyaz ile yanyana koyunca çok güzel ışık saçıyor.

Ahhh az daha unutuyordum dün köyden at arabası ile dedem bizi getirdi. Kahverengi atı bana hediye etti. At arabasında samanları dizdi ve minder koydu çünkü annem kardeşime hamile. Karnı kocaman. Top var karnında. Çok korktum ona bir şey olacak diye. Neyse ki Sağ salim vardık eve.
Yolda gelirken ağaçlı yoldan geçtik. Ağaçlar rüzgarda nasıl güzel salınıyordu tıpkı bir gelin gibi. Rüzgar yanaklarımı da yaladı. Saçlarımı savuruşunu sevdim. Tatlı tatlı hayal kurabildim ve yol keşke hiç bitmeseydi. İnekler, köpekler, kediler hatta ördek bile gördüm.
Tühhh az daha unutuyordum kuşları. Nasılda şarkı söylüyorlar. Uzaklara gidenler vardı. Sürü halinde geziye çıkmışlardı. Annem "kış geliyor onlar sıcak yerlere gidiyorlar" deyince üzüldüm çünkü ben gidemiyorum.
Neden bu kadar çok gitmek istiyorum bilmiyorum ama gidip gezmek ve görmek istiyorum kim bilir daha nasıl güzel yerler var. 
Sahi siz hiç merak etmiyor musunuz?


İkinci bölümün sonu... 
( Sevgi Kelebeği Ve Uğurlu - 2.kısım başlıklı yazı nurcan-aslansoy tarafından 24.01.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu