Yaşamak İle Dans
Kadın mavi loş ve hoş elbisesi ile naif ve kibar bir şekilde oturmuş ve elindeki oldukça eski yıllara dayanan kırmızı şarabın mayoşi tadı ile tarifi imkansız bir anın tadını çıkarıyordu. Karşı adadan gelen tatlı müziği dinlerken hemen aşağıda onu gözlemleyen genç adam yanına gelen bir hanım ile tartışıyordu. Göğün Maviliği kendini koyu lacivert tonuna bırakmış, otelin havuz kısmında eğlence başlamıştı. Çocuklar şen şakrak oynuyorlardı. Barda insanlar ellerinde içtikleri kadehleri birbirine tokuşturup birşeyleri kutluyorlardı. Birbirlerini hiç tanımayan bir çok insan bir arada eğleniyorlardı. Ama kadın karşı adadan gelen müziğe, elindeki kırmızı şaraba ve gecenin hoş esintisine kendini kaptırmıştı. Yanındaki beylerin ne konuştuğundan en ufak bir fikri dahi yoktu. Gençti, güzeldi ve anın tadını çıkarıyordu. Gece ona aşık olmuştu. O geceye. Hayaller, hayatlar ve yaşamlar iç içeydi. Geceyi aydınlatan ışık sahilden gelen denizin kendini köpürterek Beyaz atlılar gibi sahile vuruşu ve çıkardığı o eşsiz ses. Geceye eşlik ediyordu. Kadın kalktı. Aşağı indi. Bahçedeki hamağa oturdu. Salınırken rüzgarın tatlı esintisi saçlarını tarıyor ve tenini okşuyordu. Deniz ona sesleniyordu inceden inceye. Koca bir balina geçerken suyu göğe fırlattı ve dolunay ile geceyi aydınlatan yıldızlar göğe baloncuklar halinde uçuştu. Işık hızında bir görsel şölene dönüştü. Hasret çeken gönüller birleşti. Yaşanmaz denen şehire en devasa aşklar ve aşıklar tepesinde aşıklar buluştu. Deniz fenerinden gelen ışık ile birlikte denizde hareketlilik başladı. Uzaktan gelen bir ışık ile en devasa aşığa bir ayna ile yol gösterdi. "Yaşadım" dedi kadın, "devlerin en büyük aşkını ve gördüm gönlümün yaşayamadıklarını, hezeyanlarını, üzerlerine attığım çarpıların verdiği mutluluk dansını" ve kalkıp geceye dans etmiş. Sessiz müzik tek dostuymuş.
Hayat işte bir varmış, bir yokmuş... Her an tek bir nefes kadar boşmuş. İnsan en çok oksijene bağımlı olmuş gerisi de boşmuş. Oksijen olmasa devde olsan, cücede olsan dünya yokmuş.
Bir nefes almak, anda kaybolmak kadar mutlulukmuş.
Aslında dünyada bir varken iki yokmuş. Herşey birer birer kaybolmuş. Yaşamak bir dans içinde var olmak. Hayata yeniden başlayabilmek kadar hoşmuş.
Suskun kelimeler ardından çalınan bir değirmendir susuzluğu suya taşıyan ve ilmek ilmek işleyen. Narin ve nadide anlardan biridir dertlere deva olan suskun, içli ve içten kelimeler. Anı an'a aşık eden.
Yazan : Nurcan Doğru
(
Yaşamak İle Dans başlıklı yazı
nurcan-dogru tarafından
12/5/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.