Sevgi Kelebeği Ve Uğurlu
Uğurlu doğduğunda o kadar güzel bir bebekti ki gören herkes hayran kalıyordu. Yüzüne bakan bir daha bakmak için evin yolunu aşındırıyordu. Gülümsemesi, kahkahası dillere destan oluyordu.
Bir gün uğurlunun amca karısı evde kimse yokken gelmiş, uyuyan uğurlunun yanına yanaşmış. Uğurlu hassas bebek hemen uyanmış ve yengesine gülücükler savurmuş.
Kadın sinirlenmiş "tühhh kimse yüzüne bakmasın, seni başbelası, hep ağla yüzün hiç gülmesin emi, annenin sütü etmesinde hep aç kal, sende ailende defolun gidin evimden " diyerek oradan ayrılmış.
Uğurlu yüzüne değen tükürüğün ve uğursuz sözlerin ardından içli içli ağlamaya başlamış. Tabii bebek konuşamayınca derdini durmadan ağlamış. Annesi her memeyi verdiğinde artık doymak bilmemiş, gözü aç kalmamış ve büyüdükçe tüm aile fertlerinden ayrı davranmaya başlamış.
Çatıdan hiç inmez durmadan gökyüzünün en parlak yıldızına bakar ağlarmış. İçli içli ağlayan uğurluya gökyüzü bir gün dayanamamış seslenmiş "nedir senin derdin çocuk böyle" "bilmiyorum ama ben o gökteki yıldızlara nasıl ulaşabilirim belki o zaman biraz mutlu olabilirim" demiş.
Gökyüzü sessiz kalmış, sadece başını sallamakla kalmış ve gözlerini kapamış uyumuş. Uğurlu omuz silkmiş ve "sen bilirsin" diyerek "bir gün gitmenin yolunu bulacam" demiş ve uyumuş.
Günler günleri kovalamış. Aylar ayları. Uğurlu büyümüş ama yıldızlara ağlaması hiç değişmemiş. 
Okuldan eve koşa koşa gelir, çatıya çıkar göğe bakar gökteki filimleri birer birer izlermiş. Bulutlar, gökkuşağı, filler, ayılar, orman ve içinde gezinen değişik efsanevi periler ile eğleşirmiş. 
Uğurlu bir gün okuldan dönerken karşıdan gelen genci görmüş ve aşık olmuş hemencecik. Mavi gözlü, sarışın deve aşık olmamak mümkün değilmiş.
Küçükken at arabası süren adam gelmiş aklına "seni oğluma alacağım, gelinim olur musun" Uğurlu şimdi bakmış ve cevap vermiş "senin cılız, esmer oğlunu ne yapayım ben aradığımı buldum"
O günden sonra uğurlu uğraşmış çabalamış ve aşık olduğu kişiyle konuşmanın yolunu bulmuş. Fakat bir sorun varmış. Uğurlu çok kıskanmış. Öyle çok kıskanmış ki ne yapacağını bilememiş. Genç çocuk onunla bu yüzden dalga geçmiş, alay etmiş "yoksa sen beni kıskandın mı? Çok mu seviyorsun ama ben seni sevmiyorum" deyince Uğurlu o gece yıldızlara söz vermiş. Artık kimseyi kıskanmayacakmış. Böylelikle bu huyunu unutmuş. Sorun şu ki kıskanmayınca sevginin nasıl bir şey olduğunu anlamaz olmuş.
Günün birinde arkadaşlarının ısrarına dayanamayıp başka biriyle daha arkadaş olmuş. Çocuğun anlattıkları kendi hayat hikayesine benzemese de aile sorunları benzermiş ve bir arada zaman geçirmeye konuşmaya başlamışlar. Arkadaşlık dostluğa, dostluk evliliğe dönüşmüş. 
Uğurlu hiç mutlu olamıyormuş çünkü sürekli aldatılıyor, azarlanıyor, en ufak şeyde şiddetli kavgalar çıkıyor ve sonunda da dayak yiyerek oturduğu yerde kalıyormuş. 
Uğurlunun pulları zarar görmeye, çaresizlikten kendi anlamamaya ve unutmasına neden olmuş. Yıldızlar artık çok uzaktaymış ve ulaşmanın bir yolu yokmuş artık.
Aşkı her geçen gün büyüyormuş yıldızlara. Yeryüzünde göremediği anlayış, Sevgi, dostluk, arkadaşlık ve diğer herşeyi gökteki yıldızlara anlatıyor ve yalvarıyormuş ruhuna "ne olur bir çare bul". Eşini seviyormuş, ailesini ve hatta herşeye rağmen çevresindeki herkesi. Aşağılamalar kulağına değmiyor onları kulak ardı ediyormuş. Kızmalarına gülüp geçiyormuş. Aşağılamalarına şaşıp kalıyormuş. "ne kadar çok faniler, yazık dünya haline ne çok kapılmışlar."diyormuş ve omuz silkip gününü yaşamaya, eğlenceli kılmaya, mutlu olmanın küçük yollarını aramaya başlamış. Bulmuş da. Kendi içinde çok mutluymuş. Durmadan konuşuyor. Öğrendiği herşeyi herkese anlatıyor, onlarda bilsinler istiyormuş. Üzülürmüş ama kimselere belli etmezmiş içten içe yıkım yaşarmış. Düşünceli ve sevecen Uğurlu kimseleri üzmemek için konuşamaz derdini söyleyemezmiş. Sessiz ve tek başına geçen ömür arasında. Bir de iki çocuk dünyaya getirmiş. Gülücük ve Sevimli, İkisi de çok güçlü birer çocuklarmış. Zeki ve sevgi dolu. Böylelikle zor hayatını az da olsa kolaylaştırmışlar
O kadar akıllı büyüyorlarmış ki! Anneleri ne derse yapar hale gelmişler. Öğrettiklerini şıp diye algılıyor ve yapıyorlarmış. Harika sevgi dolu bir aile olmak için çabalamışlar. Uğurlu çocukları için her zorluğa katlanmış. Öyleki çok sevdiği kocasının saçma sapan kulak tırmalayan, aşağılayan sözlerini ve yaptıklarını görmez olmuş, onları duymazdan gelmeye başlamış. 
Durmadan içine atan Uğurlu durmadan hastalanmaya başlamış. Nedensiz çıkan hastalıklar, burun kanamaları, tümör ve daha fazlası. Artık dayanamıyorum dediğinde de bir sabah bir yol görünmüş. Hepsinden farklı bir yol. 
Denemediği yol kalmamıştı ama bunu da son kez deneyecekti. "Ya olursa" bu defa daha bir azimle, daha bir aşkla uğraşmaya, çaba göstermeye ve gayret etmeye başlamış. Her yolu denemiş. 
Elinde avucunda her ne varsa bu uğurda dökmüş, açmış, savurmuş. Sonunda o yola çıkmış. gözyaşları içinde elinde bavul havalimanında dolanırken bir ara gözünü kapayıp dinlenmek istemiş. Tüm sıkıntılara rağmen O kadar tatlı ve huzurlu göründüğünün farkında olarak gözlerini açmış. Karşı tarafta bir adam onu gülümseyerek izliyormuş. Gülümsemiş ama hemen durmuş yönünü çevirmiş. Sonra ayağa kalmış, dolanmış ama bu defa tesadüfen yan yana gelmiş adam çok uzunmuş ama çok güzel kanatları varmış. Kırmızı kıp kırmızı. Olağanüstü. Saçmalama demiş ve koltuğuna uçmuş ve gözlerini yine kapamış. Bu defa gözünü yine huzurla açtığında adam yine karşısında onu izliyormuş. Gülümserken hemen soldurmuş yüzünü. Gözünü örtmüş ama o anda bir şey olmuş.
Kalbi şarkı söylemeye başlamış. Hani o filmlerdeki gibi. İnanılmaz bir mucize gerçek olmuş ve şarkıyı duyunca hemen gözlerini açmış çevresine bakınmış. Adam gitmişti ama karşıda oturun bir başka kadın o kadar yorgunmuş ki onun için kalbi şarkı söylüyor sanmış ve kadına yerini verip bavulunu alıp yola koyulmuş.
Artık gittiği her yerde bir şeyler olmuş. Uğurlunun kalbi şarkı söylemeye onu şarkılarla uyarmaya devam etmiş. Zora gireceğinde, üzüleceğinde,başına iş geleceğinde.
Uğurlu değişmiş. 
Başına gelen onca şey sonunda artık eski Uğurlu değilmiş. Geri dönmek zorunda kalmış eski evine. Çaresiz susmalar ailesinin ters çıkışları, dostlarının bir anda ortadan kaybolması ve uğursuz zamanlar başlamış. 
Uğurlu artık kendini ölü toprak gibi görmeye başlamış. Bir gün telefonu eline almış ve yıldızlara bakarken kendini hatırlamış hayallerini, yapmak istediklerini ve mavigözlü devini.
Arayışlar ve çıkmazlar arasında bir sabah sevgi kelebeği gelmiş konmuş omuzuna. O kadar içtenmiş ki dost olabileceklerini sanmış ve ona mesajlar atmaya başlamış.

Birinci bölümün sonu 
( Sevgi Kelebeği Ve Uğurlu başlıklı yazı nurcan-aslansoy tarafından 23.01.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu