Mevsim kar boran
İnceden bir kar yağıyor yüreğime
Ütopik sevdalara vurgun
Toy fidanlar üşüyor dağlarımda
Şaşkın ve yorgun…

Bir zümrüdü Anka döşemiş yollarına ihtiyar kurtlar.
Vandal kokulu sürek avlarından
Öylesine ifrit tüylü bir kapan kurmuşlar ki
Bin ömür uğraş çözemezsin
Öylesine bir oyun oynamışlar ki
Binlerce, on binlerce ölsen bile
Sen bu oyunu bilemezsin…
Ki av sensin
Avlak sensin
Ablak sen…

Öldükçe dirildiğini
Öldürdükçe dirilttiğini
Söndükçe ışıdığını
Ve bittikçe yeni baştan başladığını sanıyorsun
Zira sen sümer falcılarının
Efsunuyla efsunlanmışsın.
Başsız bir gövde misali
Badirelere salınmışsın.
Çün asıl adını dahi bilmediğin
Bir savaşa kurgulanmışsın.
Ve heyhat, bütün hoyratlığıyla
Sen daha çok toysun.

Ölen sensin öldürülen sen.
Göçen sensin göçertilen sen.
Saçların karanlık gecelerin isyanı
Dört bir yanın kurt kapanı
Gecen, gündüzün cadı kazanı
Yer yurdun viraneler hazanı
Umudun, sevdaların çölün zindanı.

Şehrine ektiğin hüzünden diri diri ölüyorum
Seni öykünen bir çocuğu
Civan bir kadının acılarını ıskalayınca
Bu şehrin acımasız yüreği
Düştüğün tuzaklara ben de düşer gibi oluyorum
Üşüyor insanlığım
Bütün duyargalarımı yitiriyorum.

Yaşama acemi bakan toy delikanlılığım
Bu dağlar bizim elbette bizim
Seni senden daha fazla anlıyorum
Lakin ufuklarıma gölgeni salan dağ daha güzel
Kınalı ellerine mor menekşeler sunan toprak daha güzel
Ey yaşama toy bakan delikanlılığım
Yaşama kanat çırpan güvercinler daha güzel.

Biliyorum
İsyana durmuş bütün duyargalarınla
Önce özgürlük,
Önce kurtuluş diyorsun.
Toprağın ve tarihin derinliklerinden
Önce özünü ve künhünü sor
O zaman dillenir dağların
Ve yaşamın diri şafakları
Bak ne kadar da özlendiğini göreceksin
Ki şafağa koştukça kurtulacaksın.
Bütün benliğinle aş şarkın cambazlarını
Ve Sümer ifritlerinin mahir falcılarını
Kapanları aştıkça kendin olacaksın
Kendin oldukça
Uğruna ölümü ıskaladığın o özgürlük aşkını tadacaksın.

Ey dağlarımın toy delikanlılığı,
Yaşama toy bakan gülüşlerini duyar gibiyim.
Sana yürekten acıyan gönülleri
Özgürlüğü tatmamakla yargılıyorsun
Heyhat ki heyhat ey toy delikanlılığım
Toysun, heyecanlısın ama
Çok fena yanılıyorsun.
Özgürlük nedir biliyor musun?
Ki özgürlük sadece yaradanın
Hüküm ferma olduğu bir evren gerçekliğinde
Hiçbir yaratılmışın önünde eğilmemektir
Her halükarda zalime ve zulme boyun eğmemektir
Ana döşünden kabir döşüne kadar.
Ne zalim ne de mazlum olmaktır
Ve kurutuluş, onurlu bir yaşama
Arı duru bir inanca imrenilir bir asaletle
Âşıkane bir gönül koymaktır.
Ve bu uğurda inadına inanarak yaşamaktır.

Çün özgürlük hiçbir kula kul olmamak,
Kurtuluş ise bir kırlangıç kadar arı ve duru yaşamaktır
Ey dağlarımın toy delikanlılığı.

04.12.2004/Diyarbakır
( Delikanlılığımın Dağlarına Adanmış Cevapsız Bir Mektup başlıklı yazı Sedat DOĞAN tarafından 25.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu