BİR GECE MASALI
Geceler ah o masum, o
yürek okşayan geceler. Ruhumun cilası geceler. Gecelerde yelken açılır mı hiç?
İşte ben, dingin gecelerin dalgalarına kaptırırım kendimi. Boşlukta uçarcasına,
dalgalarında savrulurcasına özgür ve mutlu yol alırım. Nereye götüreceğini hiç
düşlemem ki. Aşık olduğum o muhteşem geceler, kendine aşık olanı çıkmaza,
açmaza götürür mü hiç! Aksine, aşığı olduğum için en mutlu olacağım
yerlere savurur beni mutlu edebilmek için.
Geceler benim sırdaşımdır. Dertleşirim gecelerle. Dinler beni. Mehtaplı yüzüyle yüzüme gülümser. Yıldızlar eşlik eder gece ile sohbetime ve kıskanır mı bilemem ama sık sık göz kırparlar bana.
Gökyüzü aydınlık olmuş mehtabın parlağında. Bulutlar bile görünür, utanır mehtabı gölgelemeye. Tüm ihtişamı ile mehtap gülümser bana, etrafındaki yıldızlar korosuyla. Bunu ruhumun derinliğinde hissedebiliyorum. Bırakıyo-rum kendimi mehtabımın aydınlığına, yıldızlarıma ve efil efil esen gece yeline ve dinlencemdir esintileri. Ruhuma dinginlik veriyor sevgisiyle.
Yaz geceleri. Yürürüm bahçemde gecenin sabaha yakın bir vaktinde. Mehtap ihtişamıyla beni takip ediyor ve yıldız-ların göz kamaştıran kıpırdanışları eşliğinde gölgemi yanıma alıp, yürüyorum umarsızca hayata.
Ah o muhteşem
geceler. Mevla’m sanki seni benim için yaratmış. Sağlam bir sırdaş arayanlar
geceye saklansın. Onun emin kollarında uykuya dalsın. Gece dinlencedir, ruhen
ve bedenen.
Geceler sessiz bilinir ama hiç öyle değil. Dinlerim can kulağımla gecenin çığlığını. Kimi yürekleri ürperten çığlığı vardır; kimine duyurur, kimine duyurmaz. Hele ormanlık bir alanda gecenin o muhteşem sesini dinlemek bir başka dinletidir benim için. Tüm müziklerin harman olduğu bir doğal müziktir benim için. Ağaçların rüzgârla sevişmesi, gecenin karanlık bakan gözleri aslında aydınlığa dokunuştur. Ağaçlara konuk olmuş tüm kuşlar, efil efil esen esin-tisiyle ötüşürler ve bir başka doğal müzik besteler kendi dillerince. Ve o sadık, o karagözlü gecelerim o muhteşem müziği dinler, karanlığın sabaha yakın bir vaktine kadar.
Kurt ve çakal ulumaları, gecenin müzik korosuna bir başka boyuttan katılırlar. O muhteşem gecem, ah sevgili gece-lerim. Senin karanlığında ne mucizeler yaşanıyor ah bir bilebilseler…
Çırcır böcekleri, doğal müzisyenler korosuna ayrı bir mani eklerler. İncir ağaçlarına konaklayıp, çatlayıp öleceğini bilerek ötüşürler. Bu ne yaman bir tutku aman Yarabbi! Benim masum, dili saklı gecem. Karanlık bağrında nice sırlar keşfedilmeyi bekliyor.
Gecenin mehtabında mezarlar bile bir ayrı güzellikle görünürler. Ürkütmüyor insanı. İnsan akıbetini tartmak için gece de olsa mezarları ziyaret edebilmeli, korkmadan. Dokunmalı mezar taşlarına; oturup ehl-i kabir ile birkaç kelam edebilmeli. Mehtap ve yıldızlar üstünde salıncak kurmuş, insana yarenlik ederler. Rüzgârlar, tüm kasvetini alıp, bilinmeze uçururlar; gecemin müzik korosu eşliğinde.
Dağlar, gecemin bağrında yüce başlarını mehtaba, yıldızlara uzatırlar. Karıyla, ormanıyla gecemi resmeder. Ah o masum geceler. Ah yalnızların sırdaşı geceler. Ümitlerim, hayallerim gecenin bağrında gül olur, sümbül olur açar-lar. Güle dönüşen hayallerim ve beklentilerim, kokularını rüzgâra emanet ederler. Gecemin koynunda yolculuğa çıkarlar…
Sırlarımın bekçisi,
ah sadık dostum geceler… Yalnızların sığınağı muhteşem geceler. Beni sana âşık
eden Mevla'ma sonsuz teşekkürlerimi yolluyorum, gece gözlerinin aralığından…
Mehtabın şavkıyla
denizlerin güzelliği yakamozların ve düşlerimin doğal ressamı geceler, sana
selam olsun…