ÖZLEMENİN ŞAFAĞI
Yaramaz bir çocuk
oldum
Hırsızlık yaptım
imgelerimden
Gökkuşağından
renklerini çaldım
Sözlüklerden
kelimeleri
Sonra doludizgin
koşuverdim şiire
Öylesine bıraktım
Şiir seni yazdı…
Bilmezsin;
Üstüne ayaz düşen
gözlerimde
Etkin kelimeler arıyor
parmaklarım
Sırrını giyiniyor
imgeler
Kalbi olana dayanmak
ne gam
Matemine şapka
çıkartırken hüzünler
Vuslatını dilendikçe
Üzerine yığılan
çığlarda nefeslenmekteyim…
Ah sevda,
Dilimin suskunluğunu
bileyliyorum kaç keredir
Özlemin şafağına
mıhlarken hasretini
Aşkının eşiğinde
titriyor ayaklarım
Çık işin içinden
çıkabillirsen
Aklımın labirentlerinde
fay hatları
Ve
Boynuma takılmış
urganın ucunda
Âşıklar ölmez
serenatı…
Anladım;
İpekten gömlek
giymekmiş çıldırmanın mükâfatı
Hayallerimi gömdüğümü
söyledim mübaşirlere
Ben beş bin yıllık
yollardan gelmekteyim
Har oldum, ateş oldum,
kül oldum
Yalnızlık kapılarının
ardından
Sevdanı araladım
Seni buldum…
Derim ki!..
Ürkek şiirlerime
uyanışı müjdeledim
Kalbimin ritimlerinde
fay kırıkları
Yoluma çıkan sözlerine emanet
ediyorum ruhumu
Beni sözcüklerin vurdu yüreğimden
Ölmeyi ben istemedim…
Âdem Efiloğlu
14 Şubat 2025