Avuçlarımda dirilerin günahları,
Sırtımda bütün ölüler.
Vakit kızılımsı seher.
Ne bu şehir beni,
Ne de ben bu şehri özleyeceğim.
On iki ay, dört mevsim,
Unutacağız birbirimizi.
Güneşi arkama alıp gideceğim,
Hapanuva senden.
Çekil başımdan gardiyan,
Son kez öpeceğim suya yansıyan,
Sevgilinin aksini...
Hatıralarım boğulur/ ben içinde mahsur
Kırkikindi yağmurlarında,
Kurtulmak için çırpınışlarım boşuna.
Kollarımdan tutar ölüler...
Sokak lambaları paramparça,
Çöp konteynerleri devrilmiş,
Kafamda ne varsa çürümüş , ezilmiş.
Durmam artık sende Hapanuva,
Güneşi arkama alıp gedeceğim.
Ey sevgili, burası yol ayrımı!
Dönüyorum son kıvrımı.
Anla beni bu şehir/ bana zehir
Birimiz yaşamalı her şeye rağmen
İnadına açmış morsalkım,
Yolun her metresine ismini kazıdım,
En koyu ziftlerle/ çıkaramazsın nafile
Say , beş yüz yetmiş bir adım,
Evimle asri mezarlık arası...
Çekil başımdan gardiyan,
Son kez öpeceğim suya yansıyan,
Sevgilinin aksini...
Sonra güneşi arkama alıp gideceğim,
Vefasız şehir Hapanuva'dan...
(
Hapanuva başlıklı yazı
maviye-surgun tarafından
3/3/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.