İstanbul derin lügat, o ne büyük mânâdır
Zemheri
bahçesinde açan gül-i rânâdır
Bir
tablodur İstanbul; baharında, güzünde
Bütün
güzellikleri birleştirmiş özünde
İstanbul,
güzellerin kalbini yoklayandır
Hayatın
sırlarını içinde saklayandır
İstanbul
dendiğinde hissiyat kalkar şaha
Bu
şehre âşık olan ayrılamaz bir daha
İstanbul
kafeste kuş, bülbül misali öten
Onlarca
hükümdara odur yârenlik eden
Asya'yla
Avrupa'yı birleştiren köprüdür
Üzerinden
attığı Bizanslının kibridir
Türkiye
bir bedendir, İstanbul içinde can
Yaşayan
bir tarihtir cami, çeşme, saray, han...
İstanbul
hakikattir, gayrisi hep yalandır
O
ki bedeni aşıp kalplere yol bulandır
İstanbul'da
yaşamak talihtir, imtiyazdır
Üstünde
yaşamaya yüz sene bile azdır
Fatih'in
emaneti, hisarlarda bir burçtur
İstanbul
serlevhadır, hem sebep hem sonuçtur
Yahya
Kemal'e "Aziz", Necip Fazıl'a "Can"dır
İstanbul
gençlik çağı, büyük bir heyecandır
Yedi
tepe üstünde hayatın incisidir
Güzellik
yarışında dünya birincisidir
Sadra
şifa vermekte kubbeler, minareler...
İstanbul'dan
uzakta iyileşmez yareler
İstanbul
nikâhımız, ebedî Türk vatanı...
Ona
sahip çıkmazsan incitirsin atanı
Bolluk
ve berekettir, bir ebr-i nisandır o!
Cenab-ı
Hakk'tan bize büyük bir ihsandır o!
M. NİHAT MALKOÇ