BÜYÜK ŞEHİRDE YAŞAM
Kalabalık bir şehir curcuna tavan yapmış
Kimse kimseyi bilmez kimse kimseye gülmez
Güven denilen olgu uzaydan gelmiş sanki
Herkes kendine mahsus masa ve koltuk kapmış
Dost gibi görünenler dostun halini bilmez
Kış baharı zapt etmiş, bahar yazı ıslatır
Şakırdıyor camların kristal mahmuzları
Ağustosta donuyor atların yeleleri
Herkes görev başında ne sevgi var ne hatır
Bir anlam taşımıyor şairin rumuzları
İnsanlar çoğaldıkça dünyaları daraldı
Çekirdek ailedir çemberlerin merkezi
Kazanma hırsı zehir zemberek eyler dili
İtimadın yerini ıslak imza yer aldı
Yarının endişesi sarıvermiş herkesi
AVM.ler katili olmuş süpermarketin
Süpermarket önceden öldürmüş bakkalları
Paranın hükmü geçer burda ki kurumlarda
İnsanlar hasretini çeker peynirin etin
Hayatı lüks yaşıyor bu şehrin çakalları
Köyde horoz müjdeler ağaran sabahları
Şehirde tıka basa banliyö trenleri
Gökyüzünde aranan dağıtır nasipleri
Kiminin gülen yüzü kimininse ahları
Sokaklar sahiplenir tüm terk edilenleri
İşten dönen işçiler yorgunluk uykusunda
İçgüdü, ineceği durakta uyandırır
Metrolar, metrobüsler, minibüs tıklım tıklım
Ulaşım zorluğunun çilesi var usunda
Rızkın ardına düşmek her derde dayandırır
“Vatan, millet, Sakarya” kimse umursamıyor
Bilime ters düşmeler bir nahoşluk yaratır
Sanki bütün bayramlar tatil yapmak için var
Milli ve dini duygu kimseyi kapsamıyor
Dine itimatsızlık ruhta boşluk yaratır
İnsanın ölüm şekli gölgesinin başında
Beden zamana tutsak, kanlı aktığında ter
Bilinmez ki güneşin tepeye çıkış vakti
Kimine yıllar sonra kimine genç yaşında
Gölge başı ayağa değimce ömür biter
14.05.2025/Samsun
İbrahim COŞAR