Ayna







"Yani insanın içinde bulunduğu çevre ile herhangi bir
problemi yoksa bireyin iç dünyası ile dış dünya arasında bir uyum söz konusu
ise, insan şiir okumaya veya söylemeye gerek duymaz. İnsanın şiir okumaya veya
söylemeye gerek duyduğu zaman, ‘’kendini çevreleyen nesnelerle olan
bağlantısının vahametini kavradığı zaman’’ şiir yazar ve okur. İşte bu, insan
hayatında son derece kritik bir dönemdir. Orhan Güdek-İsmet Özel" İSMET
ÖZEL’İN ‘’ŞİİR OKUMA KILAVUZU”
İnsanın çevresiyle olan uyumu bozulduğunda, kelimeler artık
sadece anlam taşıyan araçlar olmaktan çıkıp, bir varoluş mücadelesinin sesi
haline gelir. Şiir, bu noktada bir dil değil, bir çığlık olur. Yani etkili bir
söylemle aktarmak, onun içsel derinliğini ve insanın varoluşsal kriz
anlarındaki şiire yönelişini daha güçlü bir şekilde vurgulamak anlamına gelir. Bu
konuda Üstadımıza katılarak bende bunun etkisi şiirleri ve düşüncelerinin
ekseninde yazayım…
AYNA
İnsan neden
aynaya bakar
Neden ihtiyaç
duyar
Kim önüne
aynayı koyarak kendine bakar
Kim aynanın
fısıldadıklarını yüreğine küpe yapar
İnsan nasıl
yoldan sapar
Neden sapar
neden ekseninden kayar
İnsan yıllar
boyunca aynı aynaya bakar
Her sabah, yüzünü yıkar saçlarını düzeltir
Bakışları kendine alışkın dokunuşları temkinlidir
Fakat bir gün ışığımı değişir fikrimi bataklığına saplanmıştır
Yüz aynı yüzdür ama bakışlar artık tanıdık değildir
Ayna suskun bir sorgucuya dönüşmüştür
Camın yüzeyinde yankılanan sorular
Kendi sesinden daha gerçek
Kendi varlığından daha keskin
İşte o an kelimeler devreye girer
Şiir aynaya düşen çatlaklardan sızar
Yabancılık mısralara dökülür
Bir çığlık gibi bir hatırlayış gibi
İnsan artık
şiir söylemeye mecburdur
Çünkü dünya ile olan uyumu bozulmuş
Zulüm
Filistin de ve dünyada her köşeyi sarmıştır
Çünkü aynadaki yüz ona
Kendi varoluşunun korkunçluğunu hatırlatmıştır
İnsan hayatının bir noktasında aynaya bakar ve
orada gördüğü yüzün artık kendisine ait olmadığını anlar
Ne gözleri eskisi gibi bakar ne dudakları eski sözleri söyler
O an içinde bir boşluk hisseder
kelimelerin ancak o boşluğu doldurabileceğini fark eder
Belki de insan şiire böyle yönelir
Çünkü dünya ona dar gelmeye başlamıştır
Çünkü içinde yankılanan sorular cevaplarını bulamamaktadır
Kelimeyle mısrayla satırla
kendine bir yol çizmek zorundadır artık
Ve o yol dikenli de olsa karanlık da olsa
onu kendisine götürecektir
Ve insan aynanın karşısında susar
Zihni sorularla dolu kalbi huzursuz kalır
Bir zamanlar anlam yüklediği kelimeler
şimdi sadece boşlukta yankılanan seslerdir
Mehmet Aluç