Kelimeler filister giyotinlere başını koymuş
anlamlar hevenglerle kurtizan kıyılara vurmuş




Romanesk goblenlere nakşedilmiş mâlihulyalar
yakut bakışlı ve kloş etekli akşamlar,
Beyrut’un kanlı gözbebeklerinde donmuş
parmakları şevkefza kaşmirlerden,
yoktur burada teni vikunyadan semalar


sadece infilaklar ve şarapnellerle boyalı boşluklar
ve minareler;
kurumuş gözyaşlarıyla kucaklanmış kemik sütunlar


kurşunla delinmiş bir hatıranın kasvetli sureti,
her pencerede yüzü olmayan spektrelerin portresi
enkaza yüzüstü yatırılmış bir dua gibi sarkıyor hayatlar
denize açılan hep bu kara sancılı sokaklar
yangınlardan artakalan bir bakır rüzgâr
bir annenin doğuramadığı cümleyle sonlanır
ve sokaklarda sürünen her adım
kendine çukur arayan bir yankıdır



cıvıltılı bir gülümseme buldum,
bu tarrakalı hercümercin yıkıntılarında,
yüzü olmayan bir çocuğun dudağından düşmüş
o kadar masum ve anjelik bir gülüş ki,
radyasyonlu bir kelebeğin kanadında üşümüş


yorgun bir hazan gecesi rüyası vardı
hiç doğmamış bir annenin kalbinde
bense o rüyanın adsız ve sansız cenini
öldürüldükçe demir atarım fem fatal gözlerinde


hezeyanlı bir rüyayı gömerken
uykudan önceki o son yıldız fısıldadı bana:
“hiçbir rüya, mezar taşını taşıyamaz.”
Hatıra denen o harap ve gülgün ferman,
ruhun fersude gölgesinde bir düşü boğarken,
mezar kazdı bana mihverinde dönen her yelkovan
bir fahişenin kirpiklerinde donmuş barut izlerindeydi zaman

hayallerim…
kurduğum hülyaları tespite yeltendiğim anlar
uçup gideceğini bildiğim hep aynı kehkeşanlar

Ben yoklukla sermest bir düş pervanesi,
uçarken değil düşerken anlam bulan
her sabahı bir ölüm huzuruyla karşılayan
mükedder bir fagotun son nefesinde yankılanan.
Gözlerimde hiçbir gemi demir atmıyor
zira artık hiçbir umut suya batmıyor



İçimin şehrahlarında hükümferma geceler
arka sokaklarında perişan ve sefil güneşler
ve kıyılarıma vuran kızıl uğultulu denizler
monoton ırmaklarım hep bu troykanın sesleri
artık içimde bir yer bombardıman edildi
tarumar oldu sevgiler vurgun yedi
şimdi her yer ve her zaman Nox’un geceleri
arabesk gölgeli kasvetler
kafkaesk hırıltılı nefesler
çoktan sönmüştür kandiller
vakit tamam belki de bu son gecedir



ben bu mısralarda yalpalarken
parmak uçlarımdan duman sızıyor,
zira kelimelerim bile
yangından kurtarılmış çocuk ceninleri gibi
patetik râşelerle çırpınıyor


Gültekin Avcı
Beyrut, 2012






( Anjelik Bir Gülüş başlıklı yazı Gültekin Avcı tarafından 17.07.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu