
Düşleri ikmale kalmış bir Tanrıyı
oynuyordu yalnızlık belki de düş limanında unutulmuş bir kabustu yalnızlık ve
neferi iken ölüm ve sevecen sesinde ömrün, duyulmazlığın da alametifarikası.
Düş öbekleri vardı önünde ve
arkasında onu kovalayan gerçekler illa ki bu göç hasıl olacaktı hem en azından
iki arada bir derede kalmaktan çok ötesine razı gelip sözcüklerin her damarına
bastığında tüm evren sessizliğe bürünecekti.
Ne afrası ne tafrası saklıydı
geçmişinde en çok yalnızlığa rüku eden perakende bir acının büyüyen hacminde
dünyayı sırtlanmışken.
Bir eşkâli yoktu işte hiçbir duygunun
ve telafisi de yoktu geçen zamanın sadece akreple yelkovanın bitimsiz aşkına ve
bitimsiz öfkesine tanıktı insanoğlu bu yüzden düşlerin de bir ehemmiyeti yoktu
artık sadece kaderin işgüzarlığında uyanıp da uyuya kalacak güneşin çetelesini
tutuyordu insanlık.
Bir ritmi var mıydı peki hayatın en
çok da ölüme kurulu gelecekten kalan aşikar o son şık elbet bir mucize bekliyordu
herkes hem herkes olmaktan öte kimsesiz ya da hiç kimse olmaktı adı şairin
muhtevası hangi duyguysa kimi zaman Tanrıyı oynuyordu insanlık.
Gidense çoktan gitmişti ve aylak
aylak gezinen ruhlara da tahammülü yoktu Tanrının bu yüzden elindeki kaşıkla
toprağı eşeleyen bir fani aslında her şeyden ve herkesten çok öteydi.
İklimler insanlara sırdaştı aslında
insanlar mevsime sırdaş fakat her şey yönünü değiştirmişti aslında şaşırmış bu
yüzden o meçhul sona git gide yaklaşıyordu insanlık.
Bir tantana idi ki süre gelen ve yılbaşına günler kala üstelik tüm
dünya ve insanlık dibi görmüşken sahi kurtuluş muydu gelecek yeni yıl ve kimse
kusurlu addedilmezken dahi tek kusurlu elbet sadece oydu ve ona tek sahip çıkan
da Yaratan.
Karın doğasında saklıydı masumiyet ve
umut ve kar kapıyı almasa da hava inanılmaz derecede soğuktu ve meteoroloji kar
uyarısı yapmıştı ülke genelinde gerçi dünyanın pek çok yerinde kar çoktan
kapıyı almış ve tüm dünya öylesine bir beyazlığa bürünmüştü ki belki de herkes
bunu bir kurtuluş olarak addediyordu elbet sadece onun dışında.
Kimin nesiydi sahi üstelik bir insan
mıydı yoksa bir hayvan mı üstelik cinsi bilinmeyen ve türünün tek örneği.
Yıldızlı geceler artık daha da soğuk
geçiyordu ve herkes hem üşüyor hem de bekliyordu yeni yılı üstelik merakla ve
umutla.
Bazen puslu havada tek ses dahi
duyulmuyordu ne de olsa herkes korkuyla ve de merakla evlerinde bekliyorlardı
üstelik neyi beklediklerinden de bihaber iken.
Elbet bilen biri vardı ve tüm gizemi
ile o da sessiz kalmayı şart düşmüştü hem söz de vermişti Yaratıcısına belki de
bir çengel bulmacada çözülecekti o şifre.
-Uydurmuyorsun, değil mi?
Keşke buna gücüm olsaydı ve
kızgınlıkla bağırdım da:
-Elbette uydurmuyorum sadece
duyduklarımı ve bildiklerimi söylüyorum sana yeter ki sen de bu sırra sahip çık
ve ortada hiçbir şey yokmuşçasına susmaya devam et.
Gerçi ben bile inanmıyordum neyin ne
olduğuna ya da olacağına ama. Hele ki o rüyayı gördükten sonra iyice kendimden
geçmiştim. Muhtemelen bir ay sonra filan her şey sona erecekti ve yeryüzünde
yaşayan tek canlı kalmayacaktı.
Kim olduğumun önemi yok aslında ve
bilip de söylemediklerimin umurunuzda olmayacağını bildiğim için suskunluğumu
koruyorum gelin görün ki dayanamadım ve sırrımı en yakın dostumla paylaştım
elbet o da hayretler içerisinde kaldım ve umarım ki bu sırrımıza sahip çıkar.
Bir yandan da dürtüyordu sırtımı:
-Haydi, ispat et bana. Yoksa bu kadar
zaman bekleyemem. Hem ne olacaksa olsun da. Herkes için en iyisi bu değil mi
hem?
Ne yani? Durduk yere harekete geçecek
o tek kişi ben miydim üstelik önümüzde de bunca vakit varken?
Sessizliğimi korumak zorundaydım ve
duymazdan geliyordum dediklerini keşke beni de duymazdan gelseydi de ortalığı
velveleye vermeseydi.
Bir yandan da karnımı ovuyordum ve
midemden gelen gurultuların nasıl üstesinden geleceğimi düşünüyordum sanırım
mutfağa gidip kendime kocaman bir sandviç yapmanın zamanı gelmişti.
-Sen de ister misin?
-Ne ister miyim?
-Kendime yiyecek bir şeyler
hazırlayacağım hani sen de…
-Şaşırdın mı sen? Ne yemeği hem de bu
söylediklerinden sonra? Bir an evvel hazırlanmalıyız ve ne var ne yok bavula
tıkıp yola çıkmalıyız.
Afallamıştım.
Hayır, hayır, afallayan ben değil
oydu bilakis.
Şimdi durduk yere hem de bu kar
fırtınasında mı yola düşecektik hem de nereye gideceğimizi bilmezken?
Sırrını verme dostuna o da söyler
dostuna…
Sahi, böyle miydi bir ömür kulağıma
küpe olan ve şimdi gelmiş neler demiştim ona üstelik böylesi bir zamanda ve
önümüzü de göremezken.
Tanrı şahidim ki; bu rüyayı göreli
kaç gün olmuştu ve her uyandığımda gördüğüm rüyanın ta kendisini yaşıyordum.
Rüyamda bir çocuğum olduğunu
görmüştüm ve günler sonra anlamıştım ki hamileyim ama bunun mümkün olması
olacak iş değildi ne de olsa eşim aylardan bile yurt dışında uzağımdaydı.
Tanrı şahidim ki; bu yüzyılın en
soğuk kışı olacağını görmüştüm rüyamda üstelik mevsim kış olmasına rağmen
günlük güneşlik iken bir uyanmıştım ki dışarıda adam boyu kar var.
Elbet bunların bir rastlantı bir
ihtimal olması da çok mümkündü ne de olsa kaç aylık hamile olduğumu bilmiyordum
hem Aralık ayında karın yağmasından daha normal ne olabilirdi ki?
-Altı üstü rüya ama. Farz et ki kar
fırtınası dinmeyecek farz et ki kaç zaman hapsolacağız evde üstelik sadece biz
değil herkes.
-Ya, şu son dediğin o da mı tesadüf?
Ne demiştim sahi?
-Ha, evet, işi ben aldım ama çok da
çalışmıştım hem de aylarca.
-Ama rüyanda bunu da gördün, değil
mi?
-Altı üstü bir iş işte sadece uzun
süre işsiz kaldığım için benim için adeta bir ganimet ama…
-Seçimlerde Trump’ın kaybedeceğini de
gördün hem hem…
-Unutma ki ben siyasal bilimciyim hem
tüm veriler bunu işaret ediyordu…
Bir yandan da saatine bakıyordu
bizimki.
-Bakalım güneş bu bilinmeyen günde ve
bilinmeyen zamanda tutulacak mı? Var ya, kurtuluşumuzdur eğer ki güneş de
tutulsun.
-Çok mu abartıyoruz yoksa?
-Düşünsene bu kar fırtınasının her
şeye ilaç olduğunu.
-İlaç değil doğanın bir mucizesi.
-Neyse ne ya! Mademki yeryüzünde var
olan tüm mikroplar tüm virüsler bir şekilde mutasyon geçirip yok olacak sonsuza
değin…
-Ne peygamberim ne kâhin. Sadece üst
üste gördüğüm rüyalar bir şekilde gerçekleşti. Hem kim inanır ki bana?
-Bize demelisin. Biz inanıyoruz
birileri de inanmalı bize.
-Kar fırtınası şiddetini arttırdı.
Umarım evde olan yiyecekler bizi bir süre idare eder.
-Altı üstü bir hafta demedin mi?
-Ben demedim sadece rüyamda gördüğümü
söylüyorum.
-Bak güneş sanki çekiliyor.
-Yok yok kar topluyor. Güneş
tutulmasına dair haberler bir şey demedi hem.
-Rüyandaki keşiş güneşin tutulacağını
söylemedi mi? Bence bekleyelim ve görelim.
-Karnım aç ve ben mutfağa gidiyorum.
En azından…
-Bana söylemediğin bir şey var, değil
mi? Bak, gözlerinden okuyorum.
-Korkmanı istemiyorum ama hem sen
beni çok seversin, değil mi arkadaşım?
-Haydi, paylaş benimle.
-Ama söz vereceksin bana. Hani, ben…
-Hani, sen ne? İnanmıyorum güneş
kayboldu.
-Demek ki Tanrı bana bu görevi
bahşetti.
-Evet, sen seçilmişsin dostum. Haydi,
anlat bana söylemediğin ne varsa.
-O doğduğunda ve ben gittiğimde…
-Daha doğuma haftalar var hem sen
nereye gidiyorsun? Daha önümüzde bizi bekleyen güzel bir yıl hatta yıllar var.
Hem gördüğün her rüya da gerçek çıkıyor demedin mi?
-Bebek geliyor bebek geliyor.
-Bu imkânsız ama. Daha vakit yok
muydu?
-Gelmek zorunda hem de vaktinden önce
gelmeli hem beklenen de o üstelik ben saatler sonra gitmiş olacağım.
-Ne gördün rüyanda söyle? Aman
Allah’ım bu doğumu nasıl gerçekleştiririm bir başıma hem de böylesi bir günde?
-Bebeği kurtar yeter üstelik bir
insanlık kurtulmuş olacak, anlıyor musun?
-Bana bunu yapamazsın dostum bunu
bana asla yapamazsın. Hemen ambulans çağıracağım. Sık dişini.
-Hatlar kesik ve yollar kapalı: bunu
söylemiş miydim sahi?
-Hayır, hayır, bu bir yanılsama. Biz
sadece kendimizi kandırıyoruz. Altı üstü rüya ve rüyalar asla gerçek olmaz.
-Tüm resimlerimi yırt, imha et ve
lütfen bebeğim seni annesi bilsin ve ona kimseye bu olanlardan bahsetme.
-Hemen dışarı çıkıp yardım
getireceğim hemen. Gidemezsin henüz gidemezsin.
-Mutlu yıllar dostum: sana ve tüm
insanlığa. Hem kazandığım mülakat için de en uygun eleman sensin. Artık sen
bensin sadece bensiz bir dünya bırakıyorum size bensiz ama mutlu ve aydınlık
bir gelecek.
-Sensiz asla olmaz asla.
-Bensiz ama aydınlık bir gelecek için
üstelik bana biçilen görev de bu madem…
-Gitmeeeeee…