KUM SAATİ
Her Kum Saati'nde birkaç avuç kum
Akarken geçiyor ömür dediğin
Hayat yollarında diken ve zakkum
Sökerken geçiyor ömür dediğin
Ne sürûr ebedi ne de ızdırap
Can kanat taksa da akıbet turap
Dünya dedikleri süslü bir serap
Bakarken geçiyor ömür dediğin
Kiminin sınavı kışla, hazanla
Kiminin kavgası dinle, ezanla...
Toplanan sevabı gıybetle, zanla
Dökerken geçiyor ömür dediğin
Her kime sorsalar dilden muzdarip
Diller ki; kırdığı gönüller garip
Ellerde yamalar, iğne bir de ip
Dikerken geçiyor ömür dediğin
"Kalp ilâhî yapı, yıkma!" dense de
Bozalar pişiyor nice ensede
İnsan asi nefse çok dirense de
Yıkarken geçiyor ömür dediğin
Bahane arayan bulmuş "ama"yı
Âh ile bezemiş her ağlamayı
Leylalar Mecnun'u, mecnun Roma'yı
Yakarken geçiyor ömür dediğin
Yakına kondukça ecel denen kuş
Neşe karaborsa, hüzün beş kuruş...
Ukba karlı bir dağ, zorlu bir yokuş
Çıkarken geçiyor ömür dediğin
Yönünü bilse de ayaklar düzün
Gecesi tansızdır o son gündüzün
Son vakt-i gurupta kalplere hüzün
Çökerken geçiyor ömür dediğin
Mecit Aktürk
(
Kum Saati başlıklı yazı
Mecit Aktürk tarafından
7/28/2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.