
DERDİNİ MARKO PAŞA’YA ANLAT
Bu
söz halen halk arasında kullanılmaktadır ama bu söz hangi sebepten ve kim
tarafından ortaya atıldığı pek merak edilmiyor. Bu konuyu ChatCPT’den öğrendim
ve kendi anlatımımla sizlerle paylaşmak istedim.
1814-1888
yılları arasında yaşamış asıl adı Marko Apostolidis olan bir hekimdir. Osmanlı
Rumlarındandır. 19. Yüzyılda yetişmiş en önemli hekimlerden biridir. Tazminat
sonrası modernleşme döneminde, tıp ve sağlık alanında çalışmalar yapmıştır.
İlköğrenimini
İstanbul’da yapmıştır. Daha sonra Viyana Tıp Fakültesinde okumuştur. O
dönemlerde Viyana, Avrupa’nın en ileri tıp merkeziydi. Burada modern tıbbın
yöntemlerini öğrenerek yetişmiştir. Özellikle Psikiyatri (ruh hastalıkları) iç
hastalıkları alanında uzmanlaşmıştır.
Mezuniyeti
sonrası İstanbul’a dönmüş ve Osmanlı’da batılı anlamda hekimliğin öncülerinde
birisi olmuştur. Şöhreti kısa sürede yayılmıştır.
Önce
Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de (Askeri Tıbbiye) hocalık yapmıştır. Sonra Sultan
Abdülaziz ve daha sonra Sultan ıı. Abdülhamit döneminde saray hekimliğine
getirilmiştir.1861 yılında Seretibba-i Hassa, yani “Başhekim” olmuştur.
Böylece Osmanlı sarayının en yetkili hekimi unvanını kazanmıştır.
Marko
Paşa, hastanelerin modernleşmesinde öncü rol oynamıştır. Özellikle Gülhane ve
Toptaşı gibi kurumlarda batılı standartları yaygınlaştırmada ve askeri sağlık
sisteminin düzenlenmesinde önemli rol oynamıştır.
Dönemin
önemli bir yeniliği olarak darüşşifalarda (hastane) ruh sağlığı tedavileri
üzerine çalıştı. Yalnızca saraya değil, halktan gelen hastalara da ücretsiz
bakan bir hekim olarak ün kazanmıştır. “Derdini Marko Paşa’ya Anlat” Sözü işte bu
dönemde ortaya çıkmıştır.
Bu
sözün ortaya çıkmasında iki sebep vardır:
a-) Şefkatli dinleyiciliği:
Marko Paşa, halkın şikâyetlerini sabırla dinlermiş.
Çoğu kişi dertlerini anlatır, bazende sağlıkla ilgili olmayan sıkıntılarını
bile paylaşırlarmış.
b-) Tedavi
Etmeye Çalışması:
Marko
Paşa, hastalarını iyileştirmek için elinden geleni yaparmış ancak her derde de
çare bulamazmış. Bu yüzden, halk arasında “derdin çok ama çare yok” anlamında
bu esprili söz doğmuştur.
Yönetimle
İlişkisi:
Devlet kapısında işi görülmeyen insanlar, dilekçelerini Marko Paşa’ya götürür, o da “dinler ama çözüm bulamaz” diye ün salmıştır. Bu nedenle bugün kullandığımız “derdini Marko Paşa’ya anlat” deyimi, hem derdini kimseye anlatamayan hem de boşuna anlatan kişiler için söylenir olmuştur.
Marko
Paşa’dan geriye kalan mirası;
a-) Modern
tıbbın öncülüğünü yapmıştır.
b-) Sarayda
ve halk arasında güven kazanmıştır
c-)
“Derdini Marko Paşa’ya anlat" esprisi Marko Paşa’nın sabrı, merhameti ve
çaresizliği olarak bugüne miras kalmıştır.