
30 Ağustos’un Yeri Ve Önemi
1922 yılında, Mustafa Kemal'in komutasında Dumlupınar'dan başlayan ve zaferle sonuçlanan tarihtir 30 Ağutos. Bir diğer anlamı da Türk Milleti'nin bir Anka Kuşu gibi küllerinden yeniden doğduğu günün adıdır.
Türk Milleti’nin kaderine işlenmişti sanki her asırda yok olma tehlikesiyle burun buruna gelmek. Necip Türk Milleti, her defasında o makuz talihini değiştirecek gücü, aklı ve cesareti göstermiş bir millet olarak tarihin en nadide sayfalarında yer almıştır ancak hiç biri Anadolu’nun işgale uğradığı 1919-1922 yılları kadar çetin ve buhranlı olmamıştı. İşte bu sebeple 30 Ağustos, yalnızca bir zafer değil aynı zamanda var olmanın tescil edildiği tarih olmuştur.
Mustafa
Kemal’in Samsun’da yaktığı kıvılcım, Sakarya’da alevlendi; 26 Ağustos 1922’de Afyon
Kocatepede Anadolu toprağının bağrına düştü. Başlatılan Büyük Taarruz kesin
zaferle sonuçlandı.
Mustafa
Kemal Paşa’nın, Kocatepe’de sabaha karşı dürbününü eline alıp, O Kahraman
Ordusu’na “Hattı Müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; o satıh bütün vatandır!”
seslenişi yalnız bir askeri taktik değil, aynı zamanda milletin yeniden
şahlanışının seslenişiydi.
O
Büyük Komutan, Büyük Taaruz’un başladığı gece sabaha kadar uyumamış, elinde
haritaları ve raporlarıyla savaş planını defalarca gözden geçirmişti. Yanında
bulunan komutanlara şu önemli sözleri söylemişti; “Bu millet, yarın sabah ya
istiklale kavuşacak ya da bir daha özgür olamayacak”
Yunan
Ordusunun bozularak İzmir’e doğru sürüldüğü gün köylerden gelen kadınlar ve
çocuklar cepheye koşarak Mehmetçik’e silah-mühimmat, su ve yiyecek taşıyordu. Türk Milleti’nin
bu duruşu, zaferin yalnızca ordunun değil, bütün milletin alın teriyle
kazanıldığını gösteren tarihe ışık tutacak sahnelerden biri olmuştur.
Esir
alınan Yunan Başkomutanı Tripkopis, hiçbir kötü muameleye maruz kalmadan
Mustafa Kemal’in çadırına getirildiğinde büyük bir şaşkınlık yaşıyordu. Mustafa
Kemal’in O’nu nezaketle karşılaması zaferin yalnızca silahlarla değil, asaletle
de kazanılabileceğini gösteriyordu.
O
Kutlu Gün:
-Yalnızca bir savaş meydanında kazanılmış askeri başarı değildir. O gün; Türk milletinin esaret zincirlerini param-parça ettiği günün adıdır.
-Modern
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşlarının bir bir döşendiği gündür.
-Tüm
mazlum milletlere ilham veren bir diriliş destanının adıdır 30 Ağustos-Büyük
Taarruz…
Bizlere
düşen görev; o ruhu yaşamak ve yaşatmaktır. Bağımsızlığın ne denli önemli
olduğunu ve uğrunda nice bedeller ödendiğini her an hafızamızda ve yüreğimizde
diri tutmaktır.
İngiliz maşası Yunan'ı Akdeniz’e gömen O Büyük Komutan Gazi Mustafa Kemal’in söylediği gibi;
“Zafer, zafer benimdir” diyebilenindir. Başarı ise; “Başaracağım diye başlayanın
ve ‘başardım’ diyebilenindir.”
Milli
mücadelede hayatını kaybeden tüm şehitlerimize; Anadolu topraklarını tüm leşçillerden temizleyip bizlere bağımsız, modern bir
devlet armağan eden başta Mustafa Kemal’e ve silah arkadaşlarına Yüce
Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun…