Pazar pazar aklıma gelen en güzel anım, dershaneye gittiğim yıllarda yediğim tavuklu bulgur pilavıydı. Sobanın üzerinden eksik olmayan, isli ve yamuk yumuk bir tenceremiz vardı. Annem o tencerede —bizim için adeta ailenin bir üyesi gibiydi— bazen tavuk haşlar, bazen keşkek pişirir, bazen de çorba yapardı. Ahıra giderken de sıkı sıkı tembih ederdi:
“Dikkat edin, ara sıra karıştırın çorbayı, taşmasın!”
Köyümüzden iki-üç kilometre uzaktaki köyden saat tam on dörtte dolmuş geçerdi. Onu kaçırmamak için en az yarım saat önce orada olmamız gerekirdi. Valizlerle, çuvallarla ve meyve dolu kasalarla yapılan yolculuğun keyfi bir başkaydı; çünkü ayakta kimse kalmazdı.
“Otur çocuğum, çuvalın üzerine, ayakta gitme!” derlerdi.
Öğle vaktiydi sanırım, ekim aylarıydı. Topladım eşyalarımı, bir gözüm saatteyken annem seslendi:
“Hadi oğlum, yemek hazır.”
Bazen yemekte ne olduğunu bile sormazdık. Allah ne verdiyse, iyi kötü demeden yer ve şükrederdik.
“Karnını sıkıca doyur ki acıkmayasın.” derdi anam hep. Babam da cebimi harçlıksız bırakmaz, her seferinde beni yolcu ederken gözlerinden yaşlar süzülürdü. Asla yemek seçmezdi babam; bir kelle soğanı ya da iki domatesi katıklık eder, küçük çakısını da yanından hiç eksik etmezdi.
O gün, o isli tencerede pişen tavuklu bulgur pilavının tadını hiçbir yerde bulamadım, hâlâ da bulamıyorum.
(
Tavuklu Bulgur Pilavı başlıklı yazı
berberce tarafından
14.09.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.