Teknoloji ve Gençlik: Bağlantı mı, Bağımlılık mı?

Her çağın kendi devrimi vardır; 
bizim çağımızın devrimi ise teknoloji. 
Cep telefonları, sosyal medya, yapay zekâ… 
Bunlar artık sadece araç değil, yaşamın kendisi haline geldi. 
Gençlik, bu değişimin tam merkezinde duruyor. 
Peki, biz bu gücü yönetiyor muyuz, 
yoksa o mu bizi yönetiyor?

Bir zamanlar sokak aralarında oynanan oyunlar, 
yerini sanal dünyadaki 
"odalar"a bıraktı. Sohbetler ekranlardan, 
dostluklar bildirimlerden ibaret hale geldi.
 Ancak kimse inkâr edemez ki teknoloji
 gençliğe büyük fırsatlar da sundu:
 bilgiye ulaşmak saniyeler sürüyor,
 fikir paylaşımı sınır tanımıyor, 
yaratıcılık artık sadece bir tıklama uzağımızda.

Ama aynı zamanda bir soru aklımızda yankılanıyor: 
“Biz mi teknolojiyi kullanıyoruz, yoksa teknoloji mi bizi?”
Her gün ekranlara saatlerimizi veriyoruz, 
beğenilerle var oluyoruz, 
algoritmalarla yönlendiriliyoruz. 
Oysa gençlik dediğimiz şey özgürlüktür;
 sorgulamaktır, üretmektir. 
Eğer biz sadece tüketiyorsak, 
özgürlüğümüzü sessizce kaybediyoruz demektir.

Teknoloji kötü değil, ama bilinçsiz kullanım tehlikeli. 
Asıl mesele, teknolojiyi bir araç olarak görüp 
onu kendimiz için kullanmak. 
Çünkü gelecek, teknolojiyle savaşanların değil, onu akıllıca 
kullananların elinde şekillenecek.

Kısacası, teknoloji gençliğin elinde bir güçtür — 
ama güç, sorumluluk ister. Şimdi kendimize sormalıyız:
 Biz geleceği mi yazıyoruz, yoksa birilerinin bizim için 
yazdığı senaryoyu mu yaşıyoruz?

Üretmeden tüketiyoruz.
Bir video izliyoruz, bir gönderi beğeniyoruz, bir haber paylaşıyoruz… 
Ama kendi fikrimizi, kendi emeğimizi ortaya
 koymak yerine hazır olanı alıyoruz.
 Dijital dünya, bize sınırsız içerik sunuyor ama farkında olmadan bizi 
“hazıra alışmış” bir nesil haline getiriyor.

Oysa üretmek, sadece bir şey yapmak değil; düşünmek, 
sorgulamak, anlam katmaktır. 
Bir fotoğraf çekmek, bir yazı yazmak, bir fikir geliştirmek… 
Bunlar, teknoloji çağında bile
 İnsanın kendini ifade etme biçimleridir.
Ama biz çoğu zaman durup düşünmüyoruz bile. 
Sürekli kaydırıyoruz, geçiyoruz, unutuyoruz.

Üretmeden tüketen bir gençlik,
 zamanla yönlendirilmeye açık hale gelir.
 Çünkü üretmek bilinç ister, emek ister; 
oysa tüketmek kolaydır. 
Ama kolay olan her zaman doğru değildir.
Gerçek ilerleme, “ne kadar tükettik” değil,
 “ne kadar ürettik” sorusuna verilen cevapla ölçülür.

akıllı telefonu satanlar bizi esir almış durumda
günümüzün sömürgeciliği ve köleliği budur işte
sen şimdi üretmeye kalksan bile yetişemezsin çünki onlar
yeni teknolojiye her gün yeni ilaveler ekleyerek 
mühtiş paralar kazanıyor
geç kalmanın bedelini ödüyoruz
her elde bir teledon sonmodel yalnızca izliyoruz
üreten gençlik olmadıkça bağımlıkalacağız

Belki de artık durup düşünmenin zamanı geldi.
Her gün tükettiğimiz kadar üretmeye
her izlediğimiz kadar üretken olmaya
her beğendiğimiz kadar sorgulamaya başlamalıyız.
Çünkü geleceği şekillendirecek olanlar,
 ekran başında bekleyenler değil; 
fikirleriyle, emeğiyle, cesaretiyle harekete geçenler olacak.







.
Mustafa Yaman
22 eylül 2025

( Üretmeden Tüketiyoruz başlıklı yazı AuBaDe) tarafından 9.10.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu