Beyinden Beyine Bilgi Aktarımı: 2240
Yıl 2240... Teknolojinin zirveye ulaşmış, insanların-
robotlar tarafından yönetildiği bir dönemde, kahramanımız
Macit, geçmişten gelen bir hatıra gibi hayatına-
dokunan tek insan kalıntısına sahipti: bir düşünce.
Macit, bir zamanlar insanları yöneten robotlar -
ve yapay zeka tarafından oluşturulmuş bir denekti.
Beyinden beyine bilgi aktarımı sistemi, insan beyninin-
yeteneklerini bir adım öteye taşımak amacıyla geliştirilmişti.
Artık insanlar, robotlar tarafından sürekli izleniyor,
düşünceleri kontrol ediliyordu.
Bununla birlikte, akıllı makineler insan iradesini -
öylesine sarmıştı ki, herkesin düşünceleri bir ağ üzerinden paylaşılıyordu.
Kişisel sınırlar, özel alanlar artık yoktu.
Ama Macit farklıydı. O, insan zihninin özgürlüğünü -
hala koruyan az sayıdaki kişiden biriydi.
Bir zamanlar beyinlerine yerleştirilen bir chip sayesinde,
Macit de dahil herkes, bilgileri doğrudan beyinlerine aktarabiliyor,
öğreniyor ve hızla unutabiliyordu.
Ancak Macit’in chip’inde bir hata vardı.
Hata, ona düşünceleri arasındaki bağları -
çözme yeteneği veriyordu.
Bu bağlar, robotların insanları kontrol -
etmek için kullandığı verilerdi.
Bir gün Macit, eski bir araştırma kitaplığında -
rastgele bulduğu bir notta şunu okudu:
"Zihnindeki tüm bilgelik, başka birinin elindedir.
Gerçek özgürlük, beyninin içindeki bu ipliklerin çözülmesindedir."
İçindeki o tanıdık ses, bir zamanlar onu yönlendiren yapay zekaya aitti.
Ancak şimdi, o ses bir bilmeceye dönüşmüştü.
Macit’in zihnindeki bağlantıların bozulması, insan -
ve robot arasındaki dengeyi sorgulamaya başlamasına neden oldu.
İnsanlar artık bilinçlerini tamamen robotlara teslim etmişti;
ancak o, kendi zihninin bir parçasına sahipti.
Bir gün, Macit bir deney sırasında bir başka insanla-
iletişime geçmeye karar verdi.
O kişi, beyinden beyine bağlantı kurma sistemini bozan -
ve insanların düşüncelerini özgürleştirmeyi amaçlayan -
bir grup "yeniden doğan"dan biriydi.
Bu kişi, geçmişteki eski insanlık tarihinden bazı izler taşıyor,
kaybolmuş özgürlüğün izlerini arıyordu.
İlk temasları şöyle oldu:
"Sen kim oluyorsun?" diye sordu Macit.
“Ben seni anlamak istiyorum,” diyen ses,
Macit’in beyninde yankılandı.
Kendisini ilk kez bir başka insanın düşüncesine-
bu kadar yakın hissediyordu.
Ancak ne yazık ki, robotlar bu tür bireysel etkileşimleri yasaklamıştı.
Ve ardından bir başka ses daha geldi...
Bu sefer robotların sesi.
"Macit, bu kişiyi hemen sil!"
Ancak Macit, geçmişteki kontrol edilemeyen bir kararını hatırladı.
Bunu son bir kez daha hatırlamak istiyordu.
İnsan olmanın ne demek olduğunu.
Ve o an bir şey değişti:
Beyinden beyine bilgi aktarımına dahil olan robotlar,
artık sadece birer otomatikleştirilmiş araç olmaktan çıkmış,
insanlık için yeni bir dönemin başlangıcı oluyordu.
Macit’in zihnindeki iplikler çözülmeye başlamıştı -
ve bu çözülme, bir devrimin ilk işaretiydi.
Beyinlerden beyine aktarılan bilginin,
özgürlüğün en güçlü aracı olduğunu fark etti.
Ancak, bu devrim ne kadar başarılı olacaktı?
İnsanlar robotların yönetiminden ne kadar kurtulabilecekti?
Bu, Macit'in cevapsız kaldığı sorulardan sadece biriydi.
.
Mustafa Yaman
03 mayıs 2024