Ankara'nın Taş Sokaklarından Esen Rüzgar- 3-

Berrak sokak doğdum büyüdüğüm yer💞👭🎠⏳💚💙🙋🏼‍♀️😘 - Ankara Kalesi  işletmesinin resmi - TripadvisorBerrak sokak doğdum büyüdüğüm yer💞👭🎠⏳💚💙🙋🏼‍♀️😘 - Ankara Kalesi  işletmesinin resmi - Tripadvisor


Bir an için gözlerini kapadı. Göz kapaklarının ardında, gençliğinde söylediği şarkılar canlandı. Kahvede oturan birkaç dost, sigara dumanının arasında onu dinliyordu. Birinin gözlerinde hayranlık, diğerinin bakışında kıskançlık vardı. O bakışlar, yıllar sonra bile zihninde yankılanıyordu. Rıza’nın parmakları, masanın kenarında ritim tutar gibi titredi. O titreme, aslında yıllar önce kaybolmuş defterin sayfalarına yazdığı melodilerin yankısıydı.

Sokak, Kasım akşamının serinliğini taşıyordu. Rüzgâr, kaldırımlardaki sarı yaprakları hafifçe sürüklüyor, sokak lambalarının sarı ışığı taşların üzerinde kırık bir parlaklık bırakıyordu. O sokaktan koşarak geçen bir çocuk, adımlarının arasında yerde bir şeyin parıldadığını fark etti.

Bir defter. Kapağı eskimiş, köşeleri hafifçe yıpranmış, üstündeki kelebek resmi solmuştu.
Ama solmuşluğun da bile tuhaf bir canlılık vardı. Kelebeğin kanatları, sanki rüzgâr her estiğinde kıpırdayacakmış gibi duran o ince çizgili kanatlar, çocuğun gözünde gerçekmiş gibi canlandı. Çocuk eğildi ve defteri eline aldı. Eli defterin yüzeyine değer değmez, tuhaf bir sıcaklık hissetti. Sanki defter, uzun bir yolculuktan gelmiş ve şimdi elinde durmanın huzurunu bulmuş gibiydi. Defteri açtı. İlk sayfa boştu. Ama ikinci sayfada titrek bir el yazısı vardı: “Bir gün kanatlarım olacak…”Çocuk okumayı tam bilmediği hâlde, bu cümlenin garip bir ağırlığı olduğunu hissetti. Neden biri böyle bir cümle yazardı? “Kanatlarım olacak… ama neden?” diye sordu kendi kendine. Cümlenin sonunda nokta yoktu. Sanki yazar, cümleyi tamamlamaya vakit bulamamış ya da tamamlamak istememişti.

Çocuk defteri kapatırken kelebek resmine tekrar baktı. Bu kez kelebek ona daha da farklı geldi: Sanki defter kanatlanmak ister gibi çocuğun avucuna hafifçe oturmuştu. Kafasında dolanan o tuhaf soru işaretleriyle defteri alıp eve götürdü. Eve girdiğinde annesi mutfakta bir şeylerle uğraşıyordu. Çocuk kapıdan içeri bir neşe ile bağırdı: “Anne bak! Bir defter buldum!”

Annesi önce gülümseyerek bakmak istedi ama çocuk defteri uzatınca yüzündeki ifade değişti.
İçine gömülü bir boşluk, birden yüzeyine çıktı.

Defterin kapağına baktı.
Kelebek…
Solmuş ama tanıdık bir resim…

Parmakları titrek bir merakla kapağı açtı.
Sayfalardaki o yarım cümle gözlerine değdiği anda, yıllar önce toprağa gömdüğünü sandığı bir anı, bir ateş gibi tekrar canlandı:

Bir merdiven başında, taş duvarlara yaslanmış bir genç adam… bir elle tuttuğu defteri ona uzatıyordu.
“Bak,” demişti, “senin için yazdım.”

Kadının gözlerinin derininde o sahnenin gölgesi belirdi.
Yutkundu.
Çünkü bu cümle…
Bu el yazısı…

Sanki yıllar önce kalbini bir kez kırıp sonra iyileştiren gençliğini yeniden çağırıyordu.

Annesinin o an duraklamasını baba fark etti. Akşam yemeği için hazırlanmış masanın yanında otururken, kadının deftere kilitlenen bakışındaki kırılmayı gördü. Belki o an tam olarak anlamadı ama bir ağırlığın havayı değiştirdiğini hissetti.

“Sana bir şey oldu galiba?” dedi yumuşak bir sesle. Kadın, defterden gözünü ayırmadan “Yok bir şey…” diye fısıldadı. Ama o “yok bir şey” in içinde yılların yorgunluğu, gençlikten kalan bir titreşim ve unutulduğunu sandığı duygular vardı.

Baba, kadının sesindeki pürüzü duydu.
Bir süre sessizlik oldu.
Çocuk, defterin eşsiz bir hazine olduğuna inanarak mutlu mutlu odasına koştu.

Anneyle baba arasındaki sessizlik büyüdü. En sonunda baba hafifçe seslendi:
“Bilirsin… bir şey anlatmak istersen dinlerim.” Kadının içindeki görünmez zincirin ilk halkası o anda hafifçe titredi. Yıllardır aynı evde, aynı duvarlar arasında olup da bu kadar açık bir söz işitmeyeli uzun zaman olmuştu.

Mehmet Aluç
( Ankara'nın Taş Sokaklarından Esen Rüzgar- 3- başlıklı yazı kul mehmet tarafından 22.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu