Bugün duygusalım, bugün yalnızım...
Duygusalım çünkü bana okumayı ve okutmayı sevdiren öğretmenlerim artık yanımda değil. Yalnızım çünkü öğrencilerim yanımda değil. Bir zamanlar ne hayaller kurmuş, ne planlar yapmıştım; öğretmen olacak, Anadolu’nun en ücra köşelerindeki çiğdeme benzeyen miniklerin ellerinden tutacak, onlarla arkadaş olacak, ip atlayıp top oynayacak ve onları hayata hazırlayacaktım. Olmadı… Formasyon bilmecesine takılmış bir öğretmen adayı olarak kaldım.

Üzerimde büyük emekleri ve hakları bulunan, bilgileri ve efendililikleriyle zihnimde kalıcı izler bırakan öğretmenlerimin isimlerini anmaktan gurur duyuyorum:

Sınıf öğretmenim Murat Üstün.

Altıncı sınıftayken Türkçe öğretmenim Kemal Alas.

Fen Bilgisi öğretmenimiz Ali Arslan.

Tarih öğretmenim Şenol Memiş.

Yedinci sınıftayken Türkçe öğretmenim Halil İbrahim Sandıklı.

Resim öğretmenimiz Soner Yüce.

Lisede edebiyat öğretmenim Bilal Özturkut.

Fizik öğretmenimiz Devrim Taşpınar.

Matematik öğretmenimiz Mehmet Ali Özdemir.

Din Kültürü öğretmenimiz Ramazan Kuşçu.

Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenimiz Şefika Karabulut.

Kimya öğretmenimiz Tevfik Kara.

Felsefe öğretmenimiz Koray Yanar.


Hepinizin ellerinden öpüyor, eğitim–öğretim hayatınızda sonsuz başarılar; aile yaşamınızda ise ebedi mutluluklar diliyorum.

Eskiden aileler “Eti senin, kemiği benim” derdi. Öğretmenin toplumda itibarı ve güveni vardı. Çocuk dersten kaldığını kolay kolay babasına söyleyemezdi; annesine söylerdi. Bilirdi ki babası kızacak ve şöyle diyecekti:
“Dersine çalışmadığın için kalmışsındır.”

Şimdi ise öğretmen hemen suçlanıyor:
“O kadar zor sordu demek, belki kendi de bilmiyordur(!)”

Dersten kırık not alsa da, istediği okulu kazanamasa da adres belli:
“Öğretmenler yetersiz, iyi öğretemiyorlar(!)”

Çünkü velilerimizde şöyle bir algı oluştu:
“Benim çocuğum çok zeki ve kırık not alamaz; hepsinden yüz alacak.”

Hak edenle hak etmeyenin bir tutulduğu bu sistemde, çocuklarımıza eğitimde nasıl yolsuzluk yapıldığını öğretiyor, sonra da onlardan ahlak ve vicdan bekliyoruz. Kabul edilebilir gibi değil; çünkü öğretmenler, geleceğin tohumunu bugüne eker.

Değerli öğrenciler, öğretmenlerinize verebileceğiniz en güzel hediye; ülkenizi sevmek, ülkenizin geleceği için çalışmak, işinizin ehli olmak,insan ve hayvan sevgisini gelecek kuşaklara aşılamanızdır.

Bence bu kutlama işini biraz açsak iki şiir,iki metin ve kısa mesajlara indirgemesek... Örnek mi?
Birer maaş ikramiye verilse,(emekli öğretmenlerimiz de dahil)
O gün toplu taşıma araçları ücretsiz olsa,
İki veya üç gün otellerde,aileleriyle beraber konaklama imkanı sağlansa,
Telefon operatörleri mesaj yerine,o  aya ait faturalarını silse,
Okumaya ve okutmaya yönelik yayınevleri belli sayılarda,istedikleri yazarın kitaplarını  hediye etse,
Tüm kırtasiyelerde indirimler düzenlense,daha anlamlı olmaz mı?


Son olarak, Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözüyle bitirmek istiyorum:

“Öğretmenler; Cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, yeni nesli sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin beceriniz ve fedakârlığınızın derecesiyle orantılı olacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister. Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir... Sizin başarınız Cumhuriyetin başarısı olacaktır.”

( Öğretmenlerim başlıklı yazı berberce tarafından 24.11.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu