KUŞLU MEKTUPLAR 3
Damlayarak
aktı günler ;
iyi
kapanmamış bir musluğun
gece
yarısı uykularını bölüp parçaladığı gibi
pıt
pıt pıt…
Fıttırmanın
sınırına
hayatın
ucuna gidip gidip gelmeler
ya
da gelememeler yaşandı
Boşa
koyuldu, dolmadı
doluya
koyuldu, almadı…
Dünya
döndü elbet
hem
kendine hem güneşe verdi yüzünü.
Bir
karardı, bir ağardı gökyüzü
yelkovanla
akrebin aynı noktaya vuruşu,
dokunuşu,
orada
bir yerde duruşu
yüzlerce defa sayıldı
duvardaki
takvim, ağarmış saçlar gibi döktü yapraklarını
ama
olmadı işte
hiç
sabah olmadı.
O
sabah hiç olmadı…
Seninle
konuşmayı
sana
anlatmayı
seni
dinlemeyi nasıl da özlemişim.
Birlikte
defalarca gülmüş
gülmekten
gözlerimizi yaşartmışızdır mutlaka
ne
sen gördün benim ağladığımı ne de ben senin oysa…
Kaç
damla gözyaşın var benden sakladığın?
Senden
sakladıklarımı ben saymadım
şimdilik
sen de sayma
çok
utanırım yoksa…
Seni
ne denli özlediğimi bir kez daha fark ettim az evvel
Günün
yüzünü akşama döndüğü
biraz
ılık, biraz gölgeli bir köşesinde avlunun
yenik
düştüm bu özleme.
Sarılıp
kâğıda kaleme
karşılıklı
konuşur gibi seninle
içimi
açayım, dedim
o
beni dinler, dedim
en
azından anlamaya çalışır, dedim
Doğru
mu demişim?
“evet,
doğru demişsin.” dediğini duydum
şimdi
de gülümsediğini görüyorum
Bak,
nasıl yakaladım seni…
Ne
olur hiç kaybetme bu gülüşü
bu
sıcaklığı hiç kaybetme…
Son
on gündür ne vakit bir sigara yaksam yarım yanıyor meret şey
Kocakarı
lafıdır ama “yol görünüyor.” derler eski insanlar
Bir
yol var önümüzde elbet biliyorum
ama
sevdiklerimize kavuşturacak bizi,
ama…
Ama’sı
da var işte
ne
dili varıyor insanın ne de eli…
En
doğrusu susmalı
Susup
yeniden başlamalı
ama
bu sefer gözümün nuru nasılsın?
keyfin
sıhhatin iyi mi?
diyebilmek
için susmalı
Bir
sigara yakıp derin bir nefes çekmeli sonra
bir
kuş tüyü gibi koyuverip kendini
yürek
nereye götürürse oraya gitmeli…
Yedi
milyar içinde tek tabanca kalacak kadar yalnız değildir hiçbir insan
vardır
mutlaka bir özleyen, bir düşünen, bir seven
mutlaka vardır
inşallah vardır
Bunca
sağanak altında neye sığınır insan yoksa
yalansız
bir sevginin sıcaklığından başka?
Gerçekten
seviyorsa insan
başkacaları
tüketmiş ve adresini bulmuş demektir
bir
başka yol
bir
başka serüven
bir
başka insan ve “belki” yok artık
Bir
tek şey var
Hep
sen
ille
de sen
iyi
ki sen
Bir
bilsen ne çok şeysin sen
elde
var sen,
dilde
var sen,
gönülde
var sen
diyeceğim
o ki
bir
ömre değersin sen…
şimdi
uzaklardasın ya
aslında değilsin
hani
seni göremiyorum ya
aslında görüyorum
hani
sana dokunamıyorum ya
evet, dokunamıyorum
İşte
en çok bu yüzden kahroluyorum
İstiyorum
ki nasıl yüreğim yüreğinde eridi
nasıl
ki bakışında, gülüşünde, minik minik öpüşlerinde kaybettim kendimi
öyleyse
tenin tenime değsin;
değmesin,
yapışsın hatta
terin
terime karışsın,
Ben
kaybettikçe sen bul beni
sıkı
sıkı tut ellerimden ve hiç bırakma sevgili
hiç
bırakma emi…
Yazarın
Önceki Yazısı