Yağmurlar ince ince başlıyor derinlerimde... Gün henüz yeni başlıyor. Beynime "fabrika" diyorum. Beynimin fabrikasında çalışan işçilerim var. Hiç durmak bilmiyor ve hiç susmuyorlar. Fabrikam tıkır tıkır çalışıyor. İşçiler memnun gibi görünüyor halinden.
Çocuk gibi şen ve eğlenceliler. Şarkı çalıp, oynuyor ve çalışıyorlar. Tek bildikleri bu "çalışmak". Eğitilmişler çalışmak üzere. Dinlenmek nedir hiç bilmiyorlar. Sonra bir yönetici geliyor.Fabrika işçileri meraklı gözlerle onu dinliyor. Kesinlikle işçiler daha çok çalışmalı.
Bir işçi sakin, diğerlerinden farklı. Sessiz, sakin, dingin, arı gibi çalışkan "kış kapıda" diyor,"kış kapıda" dört mevsim Vivaldi sonatı Zihnimde çalıyor."kış kapıda, getirdim karınca işçileri bir arada harika" dinlemiyor!Zihnimin fabrika lideri. Neşeli mi neşeli. Gülüp geçiyor.
Vivaldi müziği zihnimi alıp Venedik sandalına bindiriyor, gezinti harika. Şık giyimli insanlar, sanat sahnesi muhteşem. Fakat yol sisli, puslu, görünmüyor yol. sevgili acımasız. Sevgisiz. Sandaldan inmek istiyorum. "dur, dur, dur ineceğim" gözlerim aralanıyor. Lider zihnim "yol" Belirle yoksa ben senin için en hazin olanı seçeceğim diyor. Yağmurlar inceden inceye yağıyor içime. Kalbim acıyor ve sızlıyor. Güneş açmak istiyor, kelebekler uçmak ama nasıl? Gelip geçen bulutlara bakıyor, sisli bulutlar iniyor yolun üzerine. Burun delikleri yanıyor. Koku, Koku her yanımı kaplıyor. Bulutlar yeryüzüne inmiş, katı halden gaz haline geçmiş. Bir odun parçası gibi yanık kokuyor, gaz kokusu burun deliklerimi yakıyor, dudaklarım ile burnuma üflüyorum, gaz kokusu gitsin diye. Eyvah Zihnimin fabrikası yanıyor. Henüz her şeyden habersiz.
Kollarıma giden her bir kan hücresine "ateş söndürücü, yangından kurtarıcı" diyorum. Bu defa onlar da alevler içinde. Kanım kaynadığı yerden yanıyor, her yanım sular içinde. Zihnime atlılar saldırıyor, kılıçlarını kuşanmış. Lider "dur" diyor, "dur, Allah aşkına dur".
Duramıyorum yerimde. Çılgınlar gibiyim her yanım kuşatılmış. Burnumun deliklerine değen yanık kokusu, feryat figan. Ciğerlerim ağrıyor, nefes alamıyorum. Beyinciğe ulaşan işçiler yorgun, hastalanıyor ve burnumdan kanlar akıyor. Vücudumun En hassas noktaları hastalanıyor.
İçimdeki deniz ikiye ayrılıyor. Biri tuzlu, diğeri tatlı. Deniz dalgalanıyor. Çamurlanıyorum. Kumlar her yerde gözlerim yanıyor ve uyku artık hiç gelmiyor. Dünya hayatım gözümün önünden geçiyor. Çok yorgun, bitkin, umutsuz, hayalsiz. İşte içimdeki lider "Gördün mü bak, işte bir hayalin yok. Ne verdiysem çok şükür dedin ve aldın. Sustun. Konuşmadın. İsyan etmek dahi aklına gelmedi. Sustun. Sadece sustun bende sana hayatını kabusa çevirecek şeyler verdim. Ohhh olsun sana"
"snLider hayatımızı, fabrikamızı kurtaracak bir yol yok mu?
"her zaman bir yol vardır. Zihninin ikinci liderine git ve sor"
Çarklar çalışıyor, Zihnimde ki işçiler son bir azimle çabalıyor. Bitkin ve yorgunlar. Son bir kez daha ayağa kalkmak için gözlerini aralıyor. Her zaman olduğundan daha azimle çalışıyor. Bulutlar beyazlaşıyor,Sis dağılıyor ve "buradayım" diyor. Lider olan "ben". "buradayım ve sen nerede kaldın, neredeydin daha önce" susuyor ve dinliyorum. Beynimi saate çeviriyorum bu defa. Tüm işçileri saate göre hareket ettiriyorum. Lider olan 12:00/00:00 konuşma saati artık onda.Beynim bir psikiyatr Tüm herkesi oturuyor sandalyelere! Daire olmuş herkes. Çok sesliler ve hiç susmuyorlar. Psikyatr onları dinliyor uzun bir süre. Sabırla. Fakat bir süre sonra suskunluğun yerini çığlık alıyor. "yeter, tamam mı yeter, susun, gitmesi gereken gitsin. Dinlemesi gereken dinlesin" Zihnimin fabrikasında ki işçiler suskun. Karınca Kolonisi suskun. Hepsi bir olmuş psikaytra bakıyor. 12:00/00:00 'e bakıyorlar. Çıt yok. "şimdi sırayla konuşacaksınız ve ben notlar alacağım. Birbirinin sırasını bozan olursa, burada yeri yok, gidecek. Anlaşıldı mı? " sonunda Diyor beynimin patronu "sonunda oh be, biraz sessizlik" psikiyatr müzik açıyor, çeşit çeşit iyileştirici. Herkese hitap eden tarzda. Tüm hücrelerini memnun ediyor. Hepsini memnun etmek zor olsa da orta yol buluyor. Rahat herkes! Nefes alıyor. Fabrika işçilerim sakin.Beynimin biri Deli, diğeri dahi. Deli ve dahi. İşte ortaklık kuruluyor. Birlikte diyor, birlikte sonsuz güzelleşiriz. Biri evvelden, ezelden, gelecekten bahsediyor. Diğeri sonsuz geçmişten. Eeee sus be kardeşim. Geçmiş geçmişte kaldı.Olan oldu. Biten bitti.Şimdi daha ne konuşuyorsun. At, bırak Deli suskun. Hepsi mi?
Gerekirse hepsi
Tamamen mi?
Sana ne kazandırdı ki!
Hiç!
Sen kimsin?
Hiç! İnsan.
O halde be kardeşim ne bu kadar yük taşıyorsun sırtında bırak da yoluna bak. Yollar bitmez. Tükenmez. Al eline kalemi yaşadıklarını X koy ve şimdi yeni yol yaz.
Peki nasıl?
Başka yol bilmiyorum ki! Hayallerim de gitti! Gelmiyor zaman geri!
"İşte orada dur! Sen ne zaman istersen orada olacaklar. Sevgiyle sarıl,okşa saçlarını, gülümse gidenlere.Bak nasıl gelecek geriye."
Sis gidiyor,zihnimin fabrikası yeniden çalışıyor ama bir şey var. Bilgiler kayıp Okuyamıyor, anlayamıyor, ezberleyemiyor, çalışamıyor. Bir şeyler hatalı.
"hata diye bir şey yok. Sözcükleri düzelt". Ama
"ama, ama, ama, ama yeter. Ama diye bir şey yok. Perişanlık yok. Küfür yok. Aşağılama yok. İsyan yok. Kaldır sinyalleri,bak önüne yangın geride kaldı,bak ileri Gözümde yaşlar sulusepken, kemiklerimi acıtıyor, sinyaller bedenimde acı veriyor. Kollarım çok ağrıyor, dizlerim, karnım,belim. "hala şikayet mi?", yok bunlar olanlar. Zihnim iflas etti. "o halde git çalış, yeniden kur saatini, yeniden yap" sil baştan çok zor "zor değil, basit" "Kolay. Sen hep ne derdin hatırla", "ben zengin bir kadınım. Her açıdan zenginim. Malum, mülküm sağlığım, zihnimin fabrikası üretir. Çalışkanım, atom karınca gibiyim. Sincap gibi her dalda, her yerdeyim"
"Gördün mü bak. Kendin söyledin. Sen harikasın, müthiş zeki ve akıllısın.Bir kere başardın. Bunu da başarırsın. Şimdi sil gözyaşlarını, sarıl kendine. Kimseye ihtiyacımız yok. Sadece kendine ihtiyacın var, kendine. Gittiğin yerlerin, konuştuğun insanların ortalaması sensin. En iyi beş dost seç kendine. Onlar elinden tutar. Taşır istediğin her yere. "Beş dost seçtim kendime. En iyi liderler ve yöneticiler. Fabrikam tıkır tıkır yine. Güneş her zaman ki ahengi ile sonsuzluğa yürüyor evrenin her bir köşesinde yani kendi içimde. Dünyayı dolaşıyorum kendi halimde ve korku ile değil sevgi içinde. Şimdi yeniden ayağa kalkıyorum çok Şükürler olsun. Doğum günüm kutlu olsun her gün ve her saat başı yine.
🌸🩷🌸
(
Zihnimin Fabrikası başlıklı yazı
nurcan-dogru tarafından
22.12.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.