Ne toprak karaydı o gün, ne gök karamsar
Aksine, sonsuz bir mavilikte parlıyordu zaman
Yeryüzü serilmişti boylu boyunca
Hava, taze çayırların kokusuyla bir ayin gibi doluydu
Eski yaraların sızladığı o yerlerden geçerken
Ruhu taştı, döküldü avuçlarına.
Sonbahar gülümsüyordu; tepeler ovaya doğru mahmure
Henüz sararmaya başlamış ormanların omzuna yaslanmış
Gökyüzü baştan aşağı altın bir zırh kuşanmıştı
Kuşlar, her şeye hayat veren o gizli isme yöneldiler
Belki de Tanrı’ya bizi, yani insanı anlatıyorlardı
Kendi kutsal dillerinde, o saf varlıklarda.
Her detayı yeniden dokunmak istercesine aradı gözleri
Pınarın yanındaki o durgun göleti
Bir avuç sadakanın umuda dönüştüğü o eski kulübeyi
Yorgun ve eğilmiş o dişbudak ağacını
Ve aşkın, ormanların derinliklerine saklanan o gizli sığınaklarını
Ruhların bir öpücükle mühürlendiği o ulu gövdeyi.
Unutmuştu her şeyi, ya da öyle sanmıştı
Eski evi aradı, o ıssız bahçeyi
Sokağa açılan o dar kapıyı, yamaçtaki meyve dallarını
Solgun bir hayalet gibi yürüdü,
Attığı her adımda, her ağacın gölgesinde gördü
Artık geri gelmeyecek olan o güzel günleri.
Sevdiği o ormanda bir ürperti gezindi
Hani içimizdeki her teli titreten o ince rüzgar
Aşkı uykusundan uyandıran
Meşeyi sarsıp gülü nazlıca sallayan o nefes
Sanki her şeyin üzerinden gelip geçen evrensel bir ruh gibiydi.
Yerde yatan o yalnız yapraklar
Ayaklarının altında yeniden canlanmak ister gibi çırpınırken
Anladı ki; bahçede koşan kendisi değil
Sadece hatıraların geri gelmez anısıydı.
.
Mustafa yaman
29 kasım 2025
(
Ruhu Taştı, başlıklı yazı
AuBaDe) tarafından
27.12.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.