hep o sen kokan sokaktan geçerdim
dizlerim sendeler pencereni izlerdim
gölgen vururdu bir anda cama
sonra bırakırdın saçlarını baharın yeline
gözlerimde sabırsız bir bekleyiş
bir bakışın yeterdi yüreğime
o an zaman dururdu bende
halbuki daha adını bile bilmiyordum
daha sesini bile duymamıştım
ilk aşkın kıvılcımlarıydı bu
kaç gece uyuyamamıştım...

bazen evden cıkarken rastlardım seni
sen ise göremezdin beni
her adımını kazırdım kalbime
utanır yaklaşamazdım yanına
çaresizlik dolanırdı bacaklarıma...
bazen ise tutmazdı beni uyku
atardım kendimi o sokağa...
saatlerce bakardım boş pencerene
soğuk rüzgar sırdaş olurdu bana
karanlıklar ise bir bir saplanırdı yüreğime
ezan sesiydi sebep eve dönmeme...

adına kaç şiir yazmıştım
ağaçlara bile adını kazımıştım...

sonunda kader gülmüştü bana
bir arka sokak şahit olmuştu aşkımıza
o an kelimeler kilitlenmişti boğazıma
seninde bir farkın yoktu benden
bir iki derken bağlandık birbirimize
bir engel yoktu artık sevgimize...

titrek ellerini tutup inerdik sahile
bir başka görünürdü kız kulesi seninle
ne güzeldi o ilk öpüşmek
üşüyünce pamuk ellerini hohlamak
yavaşca masumca sana sokulmak...

saat on ikiyi geçmezdi hiç
yine ayrılırdı yollarımız
gözlerim zor kopardı gözlerinden
seninle ağlayıp seninle gülerdim
senin sevdiğini ben de severdim...
tuttuğumuz takımlar bile aynıydı
aynı müziği dinler aynı kitabı okurduk
hayat seninle bir başka güzeldi
açtığım her kapıda sen vardın
bir tebessümün ise dünyaya bedeldi...

ama...nazlı gül buraya kadarmış meğer
kahpe feleğe ördürmüştük ağlarını
bu masum aşk sona ermişti
artık tüm yollar bize kapandı
koptuğumuz yer ise aynı sokaktı..
bu kez kelimeler volkan oldu yüreğimde
bir bina yıkılmıştı sanki üstüme
suçlu kimdi sormak istemedim kendime
belkide son kez bakıyordum gözlerine...

artık pencerende güller acmıyordu
kaldırımlara ise gözyaşım dökülmüştü
kadere boyun eğmiştim bir kere...
bir iki aya kalmadı ayrıldık oradan
son kez bakıyordum pencerene
kıpırdanır gibi olmuştu perde
bir daha dönüp bakamadım geriye
verdiğin sandığın aşkı
bırakıyordum aynı yerde...
sebep sual sormadan gidiyordum
güle güle nazlı gül güle güle...

ve tam beş yıl geçti aradan
ama yüzünü hiç unutmamıştım
hep bir köşede yazılıydı adın
anılarını ise bir eskiciye satmıştım...
 
yine bir yağmurlu gecede ıslanmak için
atmıştım kendimi evden uzaklara
ve eski bir parkta görmüştüm seni
donakalmıştım bir ağacın altında
bir banka oturmuş çaresizce bakınıyordun
büyük bir yük vardı sanki omuzlarında
ama yüzün cok değişmişti
yılların yorgunluğu vardı bedeninde
ellerin titriyordu yine
ama ela gözlerin ağlamaklıydı
kim bilir kim incitmişti nazlı ama
solgun gülümü.....
yine dayanamıyordum acıyordum haline
gelip de bir kerecik dokunmak istiyordum
silmek istiyordum bir damla gözyaşını...


ve bir an gözgöze gelmiştik
o solgun yüzün taş kesilmişti
tek kelime bile edemiyordun
sanki tekrar o eski sokaktaydık
bir kaç adım yürüdükten sonra
o titrek sesinle son sözünü söyledin:
'gitmem gerek'....
işte yine gidiyordun...
olsun bu kez koymazdı o kadar
alışmıştım  zaten gitmelerine
belkide,
belkide kendimi kandırıyordum
ne bileyim işte...


yine dayanamadım,
bir damla yaş süzüldü gözlerimden
bir şey diyemedim ne gelirdi elimden
yeni bir hayat vardı önümde
sen hep yeni aşklara açtın
ben ise aşkı seviyorum
artık her günümde....

 

 

Fatih Albayrak

( Eski Bir Sevda başlıklı yazı FatihALBAYRAK tarafından 28.06.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu