Gözlerine yalnızlığın hüznü düşmüştü
Boyası renk değiştirmiş, sözüm ona
Sarışın saçlarını şuh bir hareketle
Elleriyle geriye doğru savurdu...
Etrafı maviye boyanmış kömür gözlerini
Garsonun doldurduğu rakı kadehine dikti
Kaplan pençelerini umursamaz bir eda ile
Sigara paketine uzattı, içerisinden birisini
Yavaş hareketlerle kırmızı ruj sürülmüş
Kalın dudakların arasına yerleştirdi...
Ve masanın üzerinde duran çakmağa
Dikkatlice bir süre baktıktan sonra
Hadi ne bekliyorsun yaksana sigaramı
Der gibi gözleri gözlerimle buluştu.
Yanan sigaradan derin derin nefesler çekti
Ve ciğerinden süzülmüş dumanı yüzüme doğru
Meydan okurcasına kuvvetlice üfledi.
O pavyonda masama gelen bir konsomatristi
Ardından adın ne senin yakışıklım dedi
Ve hemen ekledi benim ki Mehtap
Karanlık mekana resmen mehtap doğmuştu
Klasik soruları peşi sıra patlatmaya başladı
Ne iş yaparsın evli misin sevgilin var mı?
Kadehler art arda kalktıkça, muhabbet koyulaşmış
Hayat hikâyemiz resmen roman olmuştu
Şu Meret şişede durduğu gibi durmuyordu
İçtikçe karşımda oturan sahte sarışın
Mehtabı söndürmüş güneş gibi parlıyordu
Ben o yıllarda toy bir delifişek serseri
Karşımda oturansa tam profesyoneldi
Kafalarımız dumanlı başka ne olacaktı
Ara sıra gözlerim siyah mini eteğinden davetkârca
Ben buradayım dercesine dışarı fırlayan
Sütun gibi bacaklarına ister istemez takılıyordu
Bendeki acıma duygusu mu yoksa merak mı?
Buraya nasıl düştün sorusu? Ağzımda sakız olmuştu
Ben sordukça o boş ver deyip şuh bir kahkaha atıyordu
Elindeki kadehi kadehime vurup şerefe dedikten sonra
Lan ! benim dertlerimi açma bırak sorgu memurluğunu
Şu üç günlük yalan dünyada, yemene içmene ve dalgana bak
Yüksek oktav patlattığı sahte kahkahalarına son verdi
Yine gözlerine yağmur bulutları düşmüştü,
Uzun süre boşluğa dalgın dalgın baktı
ve birden insanı ürperten bir sesle şarkı söylemeye başladı
'Kaşların arasına dom dom kurşunu değdi
Bir avcı beni vurdu bin avcı beni yedi.'
Gayet güzel bir sesi vardı ve çok içten gelerek söylüyordu
Şarkı bitince sandalyesini yanıma çekti ve elini omzuma attı
Yakışıklı ne sen sor ne de ben anlatıyım dedi
İşte böyle dumanlı bir ortamda tanıdım Mehtap'ı
Yıllar sonra gazetede gördüm kanlı yüzünü
Gözlerim dolu dolu bir solukta okudum haberi
Belalısı pavyonun ortasında tam alnından vurmuştu.
CENGİZ DAMAR
( Povyonda Ki Mehtap başlıklı yazı cengiz--dama tarafından 9/23/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.