Bir adam yaşadı, yaşadı ve yaşadı…

 

Her gün yaşadı, kalabalığın gürültüsünde, telaş içinde gülerek yaşadı. Kimi an yalancıktan oynadı mutluluğunu, kimi an ise var etti dostlarını. Bilirdi, o iyi ise hep iyi olacaktı insancıklar. İyi oldu ki, yakın olsun hayatlar ona. Yakındı da tüm hayat bulanlar onun yüreğine. Oturup ağlamadı, üzmesin diye kimsecikleri. Dinlemeyi yeğledi yüzlerdeki çizgileri, gözlerdeki kıvrımları, ellerdeki nasırları… Hatta yağmur eşelemesini, toprak kokusunu, şimşek çakmasını, dönemeçleri belki de dünya telaşelerini… “Amaaan olsun yaaa, bu da güzel! ” derdi zaman zaman. Güzeldi elbet! Her aldığı nefesin değerini bilenlerdendi. Bilirdi ki her şeye değerdi; o minicik eller, küçük devlerin ellerindeki kalemler, silgiler, defterler, tebeşirler… Çocuk gibi idi yüreği de, minicik devler varya işte onlarla kurardı kumdan kaleler, dikerdi bezden bebekler, yemişti pamuk şekerler, çizmişti eğri büğrü çöpten adam ve evler…

 

            “Öğretmenim!” dedi çakmak gözlü çocuk. “Bilemem ki  hadi anlat bana yaşamı, anlat ki olayım seninle orada”demişti ürkek ses tonuyla. Usanmazdı,  hayrandı çünkü o çakmak gözlere. Bak dedi; sana ne vereceğim. Açtı avuçlarını, tuttu o dev çakmak gözlü yavrucağın minicik parmaklarını.  Ellerine inen yüreğinin sıcaklığıyla önce sevgiyi öğretiverdi. İşte bu sıcaklığın yoğuracağı hamurdu çünkü o  minicik eller. Güveni akıttı, açtığı avuçlarından. Sımsıkı tutacaktı ki sarmaladığı yavrusu bilecekti yuvayı. Dostluğu da gösterecekti hiç bırakmadığı o minicik ellere. Sadakati aşılayacaktı, ellerini tutarken baktığı o çakmak gözlere. Huzuru bırakacaktı, o minicik parmak uçlarına… Evet, açmış avuçlarını kavramıştı minik devlerin çakmak gözlerine bakarak…. Gözlerini hiç kırpmadı ve tuttu, tuttu, tuttu… o minicik elleri hep tuttu…

 

            “Acaba hala ellerimde midir? Öğretmenimin sıcaklığı.” diye ağlıyordu çocuk, bakarken onun resmine. Birden durdu çakmak gözlerindeki yaşları… Olmaz dedi, ağlamam ki ben, ellerimde olmayacak senin sıcaklığın…İçimde bir yerlerde; yüreğimin en güvenli  köşesinde, attığım adımların ayak seslerinde, söylediklerimde, işittiklerimde,okuduklarımda, öğrendiklerimde. Bende! işte buldum öğretmenim bende…Benim kendi içimde…

 

Senin eserin bende diyerek gülümsedi, bakarken minicik ellerine… Ve bir adam yaşadı ve yaşadı  koridordaki resminde…

                                                                                                             13/10/2010

( Azem Öğretmenime başlıklı yazı Nigar COŞAR tarafından 16.10.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu