“ABANIN KADRİ YAĞMURDA BİLİNİR “
Marifetin iltifata tabi olduğu gerçeği gibi eşyanın değeri de ihtiyaç anında artar .
Yazın sıcağında gözümüz battaniyeyi nasıl görmezse , odun, kömür aramazsak
kış mevsiminin ayazında bunların hepsi kıymetli olur ve aranır . Her şey yerinde
gerek .
Aba yağmurda , çizme çamurda giyilirmiş.
Yerinde söylenen söz , yerinde yapılan bir hareket ne kadar güzelse , yağmurda
ve soğukta giyilen abanın ( koruyucu giysi ) da değeri , kadri bilinir .
FAKİRE “ KAR YAĞIYOR “ DEMİŞLER ; “ TİTREMEYE HAZIRIM .” DEMİŞ ;
Bazı insanlar varlık ile bazıları da darlık ile denenirler . Darlıkta sabır , varlıkta
şükür önem kazanır . Kaderinde titremek olan bir insanı kar yağışı korkutmasa da
sıkıntıya sokar . Sıkıntılara alışkın olan inançlı insanlar ise isyan ederek değil
bunu acı bir gülümseme ve hoşgörülü bir direnç ile karşılarlar .
Ne demiş adamın biri ;
“ Kaderde varsa üzülmek “
“ Neye yarar büzülmek “
“ Ölmüş eşek kurttan korkmaz “ ifadesi de madalyonun bir başka tarafıdır .
“ DERVİŞİN KARNI DOYUNCA GÖZÜ PABUCUNDA OLUR “
Kadir , kıymet bilemeyen sadece kısa süreli çıkar ilişkilerini ön planda tutan
insanlar için söylenen bu ata sözünde acı bir hakikat payı vardır . Belki sahte
bir teşekkür ve içi boş bir duadan bile mahrum kalan ikram sahibi gözlerin
pabuçta olduğunu nasıl fark etsin ?
Bu sebeptendir ki kadirbilir olmayan insanların yakınlaşmaları ve övgüleri
ancak işleri görülene kadardır .
Karnı doyup da pabucunu giyip kaçanları bir daha tutana aşk olsun .
“ ACEMİ NALBANT KÖYLÜ EŞEĞİNDE ÖĞRENİRMİŞ “
Her işin bir acemilik dönemi vardır . Nasıl ki bir insan bebekliğinde
emeklemeden , sürünmeden yürüyemiyorsa bir işin ustası da çıraklık
ve kalfalık dönemlerinde az zararla bu işi pişirmek zorundadır .
Köylü eşeği ayıp kaldırır ama bir ağanın kısrağında yapılan yanlış
nallama nalbantı sıkıntıya sokar .
Ustasını bulamayan ve zarara uğrayan insanlar maruz kaldıkları
sıkıntı karşısında böyle demişler .. İşinde pişmemiş olan kişiler bu
deneyimlerini daima fakir, bilgisiz insanlar üzerinden kazanmışlardır .
Ahmet Müfit Kutlu - Altınoluk