İnsanoğlu iki kere Allah’a borçludur birincisi yüce Allah onu insan olarak yarattığı için, ikincisi  yer yüzünde sahipsiz, rehbersiz bırakmayıp Peygamberleri aracılığıyla; hakka, doğruya yönlendirdiği için.Bu mana da tekamüle doğru yol alan bir insanın sahip olması gereken bir kimsenin sahip olması gereken özellikleri, bu yolda emekleyen bir kardeşiniz olarak sizinle paylaşmak istedim.Kanaatim o ki bir mümin  aşağıda sıralanan düsturlara dikkat etmeli,ruh terbiyesini bu ölçüye göre şekillendirmelidir.

 

İcmali iman(İmanın şartları)

İman elle tutulmaz,gözle görülmez .Ancak Allah katında en makbul bir meziyettir. İnsanın niyetini şekillendirir, davranışlarını kontrol eder.Bir kulun samimiyetini Rabb’ına sunar ,iman konusunda hiç kimse Allah’ı aldatamaz ,çünkü o sarraful kulubdur(kalpleri bilir) ayrıca hiçbir sevap, hiçbir davranış iman kadar insana destek verip enerji veremez Çünkü iman kul ile Allah arazında manevi bir bağdır.

Allah’a, Meleklerine, Kitaplarına,Peygamberlerine Hayır ve Şerrin gelişinden Allah’ın haberdar olduğuna ve ölümden sonra İnsanların mahşere gönderilip ahiret hayatıyla varlığını devam ettireceğine inanan bir insan, yer yüzünde öyle bir yaşar ki onu ihya eder, kıyamete dek Allahın Salih bir kulu olarak Ümmeti Muhammed’in(a.s) duasına mazhar olur.

 

Tafsili iman(Kur’ana İman)

Asıl mesele Allahın Kelamı Kur’ana inanıp hal ve davranışlarında Kur’anı ölçü almaktır.Peygamberin ifadesiyle “Allah insanın kılık kıyafetine ve sözlerine bakmaz ,Kalbine ve davranışlarına bakar” işte bu davranışlarını kontrol altına almak için de bir ölçüt lazım. Bir mümin için yegane ölçüt Kur’an olmalıdır.Zaman zaman gaflete düştüğü olsa da tövbe istiğfarla Kur’an dairesine tekrar çekilmelidir.

Gayretli bir mümin ,iyi bir bilgin olduğuna inandığım İslami yazar,Abdurrahman Dilipak’ın bir konferansına katılmıştım, çok güzel şeyler dile getirdi, ancak Kur’an için dile getirdiği bir ifade çok  manidardı, şöyle demişti “ey müminler!..sizden bir istirhamım var,gelin yarından tez yok Kuar’anı Kerimin bir mealini elimize alalım, okumaya başlayalım, bitirene dek her gün gücümüz nispetinde okuyalım.Bitirdiğimiz gün en az bir şahit de yanımıza çağırıp o günün tarihini de yazarak “okudum ve iman ettim” diyerek arka sayfasını imzalayalım ve imanımıza bağlı kalalım” Dilipak’ın bu teklifi bana çok anlamlı gelmişti.gerçekten insanımızın bir çoğu Kur’anın içeriğinden bihaberdir.Onun için iman dedikleri meziyetleri davranışlarına pek yansımıyor.Bu münasebetle tafsili iman ,Kuranın içeriğinden haberdar olmak anlamına geldiği kanaatini taşıyorum.

 

Adil Olmak

Bari Te’ala buyuruyor “Adil olunuz çünkü takvaya en yakın olan adalet duygusu ve adil davranmaktır”.İnsanlığa huzur veren,değer katan,düşünce ve düşünce yi ifade özgürlüğünü sağlayan tek kişilik bir ocağın dahi güven içinde yaşamını sürdürmeyi sağlayan, en önemli dayanak, ana kaynak adalettir.Ne demiş Hz.Ömer “Camii yık ama adaleti yıkma” buna karşılık arazisinde camii yapılan Hıristiyan, hem arazisini caiiye vakıf etmiş, hem de iman etmiştir.Müslümanlar, Habeş Kıralı Necaşi’ye gönderilince Peygamber ne demişti? “ oraya gidin oranın kralı adil bir hükümdardır, onun himayesinde kimseye zulüm edilmez”.Onun içindir ki mahkeme duvarlarında “adalet mülkün temelidir “yazılıyor. Maalesef  Kur’anı tanımayan bir mülkten de adalet oluşmadığı gibi zaman içinde bir ahtapot gibi mülkü kontrolüne alan menhus güçler oluyor.Mümin, İslam’ın adalet anlatışını elden bırakmayacak,hal ve davranışlarında Kur’ani bir tavır sergileyecek,.sergilemelidir.

 

Dürüst Olmak

Kuranın ifadesiyle “Allah doğru olanlarla beraberdir” ayrıca yalancılara lanet etmiştir, Biri peygambere sormuş

”ya Resulellah bir mümin korkak ola bili  mi?”

“Bir ihtimal” demiş,

“cimri ola bilir mi”

“bir ihtimal”,

“peki yalan söyleyebilir mi”

“ asla söyleyemez” demiş.

Dürüst olmak,doğru olanı tasdik etmek,gerektiğinde doru şahitlik ederek adaletin tecelli etmesine vesile olmak, müminin başta gelen özelliklerindendir.Zaten iman bizatihi doğru olanı tasdik etmektir.Peygamber aleyhisselam buyuruyor ki “Kurtuluş doğruluktadır velev ki nefsinizin aleyhine de olsa” o zaman bir müminin yalan söyleme gibi bir lüksü yoktur.

 

Merhamet Duygusunu taşımak,

Peygamberin ifadesidir ”siz birbirinize merhamet edin ki Allah da size merhamet etsin”.Öyleyse birbirimize merhametle muamele edelim,etmemiz lazım,çünkü biz cennetin varisliğine göz dikmişiz,yer yüzünde Allahın halifeliğine soyunmuşuz.Hastaya, güçsüze,fakire,mazluma acımak,kendisinin yardımına koşmak,katkıda bulunmak gücümüz nispetinde yanında olduğumuz hissini vermek vazifemizdir.Ancak bunu yaparken merhamet duygularımızı yıpratmadan yapmak lazım,çünkü Allah o mağdur gibi görünen kulunu herkesten daha iyi görüyor,onun o halının arkasında bizim göremediğimiz nice hikmetler var.Bir hikmeti bizim ona göstereceğimiz ilgidir.Bu dünyada herkes bir yönüyle imtihandadır.
.....................devemı inşallah geliyor
( İnsan-i Kamil başlıklı yazı Eyüphan KAYA tarafından 20.12.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu