İbadet etmek
Kur’anın ifadesiyle, “İnsan ve cin aleminin yaradılış gayesi yer yüzünde Allah’ı tanıyıp ona ibadet etmektir” Yaratılışın asıl gayesi olduğuna göre her mümin ibadetle meşgul olmakla yükümlüdür.Tabi ibadetlerin başında Namaz gelir,oruç onu takip eder, ayrıca her türlü ameli salih ibadet kavramı içinde yer alır,kısacası bilinçli bir müminin hayat tarzı ibadetin ta kendisidir.Her türlü hal ve davranışlarında Allah’ın rızasını aradığı için.

Dua etmek
Allah Celle Celaluhu buyuruyor “Dualarınızdan olmazsa ne ehemmiyetiniz var” bu kadar manidar bir ifade karşısında duanın ehemmiyetini dile getirmek bir hayli zor,ancak duayı birkaç açıdan anlamlandırmaya çalışayım,
Dua,Allah’ın varlığına ve birliğine inanmanın işaretidir,
Dua,Allahın kadir olduğuna inanmanın bir ifadesidir,
Dua ,Allah’a muhtaç olduğunu kabullenmenin bir delilidir.
Dua,şirkin yok edilmesi,varsa tortusunun kazımasına vesiledir,
Dua,Allah’a karşı kul olmanın kalben ve filen kabulüdür,
Bu münasebetle hem fikirdir,hem zikirdir,hem ibadettir.

Zikir etmek
Evet Allah’ı anmak; “beni hatırlayın ben de sizi hatırlayayım” diyen yüce Allah;kalbi ve kavli zikrin önemine vurgu yapmaktadır.Ne mutlu Allah’ı ananlara,.Allah’ı anan, huzur bulur,kalben mutmain olur,sabırlı ve cesaretli olur,ye’se düşmez,dünyevi meşeleri kendine dert ederek bunalımlara düşmez.Bu münasebetle bir yandan kavli ve kalbi zikirden dolayı hem sevap işler hem de manen büyür.Bu vasfa sahip olan bir insan bulunduğu ortama pozitif enerji verir ve insanlık alemi için bir artı değerdir.Hayırla yad edilir.

Helal kespten kazanmak
Yiyin ,için israf etmeyin Allah israf edenleri sevmez diyen Allah-u Te’ala insanın helal dairede dünyanın nimetlerinden yararlanmayı emrediyor.Çünkü dünya nimetlerini kullanmaktan geri kalan bir müminin İslam’a katkı yapmakta yetersiz kalır.Hadi bakayım vasıta ile bir saatlik olan bir yolu 12 saatte yaya git de göreyim,Sağlıksız beslen de sıhhatli insan ol, mümkün mü? Yaz ve kış ölçülerine göre giyinme de vücudun rahat etsin,bütün bu ihtiyaçların temini için helal kespten rızık arayışı, her mümin için birer vazifedir, ibadetin değişik bir versiyonudur. Peygamber aleyhisselamın şu veciz ifadesi de buna apaçık bir delildir;”Kim ki helal rızk arayışında yorgun argın yatağına çekilirse günahlarının mağfiretiyle yatar” diyor. Demem o ki İslami yaşantıyı mistik bir hayat tarzına bağlayan kimi zayıf Müslüman, işin kolayını tercih ederek sakat iş yapıyorlar bu yaklaşım tarzı olsa olsa %1 oranında derin tasavvuf şeyhi olan kimseler yaşayabilir.onlar dahi maişetlerini başkalarına yük etme gibi bir lüksleri yoktur. Bu da böyle biline,Müslümanların uzun yıllardır özellikle orta doğu bölgesinde bir marifet gibi dile getirdikleri fakirlik ve işkence edebiyatı ne İslami’dir, ne de insanidir.Yok efendim Müslüman dünyada zorluk çekmeliymiş de, sıkıntı yaşamalı da, Peygamber ve sahabeler bu aşamalardan geçmişler de bunlar boş işler kardeşim.Peygamberin İslamiyet’in ilk yıllarında ekonomik sıkıntı çektiği doğru, etrafındaki maddi açıdan sıkıntılı olan sahabeler fakr-u zaruret içindeyken Peygamberin zengin bir hayat yaşaması düşünülemez tabiî ki. Ama gün gelmiş Peygamber Misafirlerine 100 koyun kesebilmiş,Aşrı mübeşşereden olan Abdurrahman bin avf bir seferinde 500 deveyi yükleriyle beraber İslam devletine hibe ediyor,Hz.Osman bir seferinde 30 bin kişilik bir İslam ordusundan 10 bin askerin silah ve teçhizatını üstleniyor.İşte görüyorsunuz Sahabe güçlü ve zengin ama icap ettiği zaman tereddütsüz malını Allah yolunda sarf ederek mal sevgisini Allah sevgisinin önüne geçmemesi, Hem Allah insanları malıyla canıyla imtihan ettiğine göre olmayan mal ile imtihan olur mu? Helal rızkını arayacaksın nitelikli eleman olacaksın hem kazanacak hem kazandıracaksın. Bir mümin olarak hayatın içinde var olacaksın ,söylenecek çok şey var bu kadarıyla yetinelim.

İnfak edebilmek
Yüce Allah cenneti hak eden takva ehli kimselerin özelliklerini sayarken, sıralarken,bir özellikleri de “Darlıkta ve bollukta infak erler” diyor,Elbette ki mümin icap ettiği takdirde gücü nispetinden harcamaktan geri kalmayacak kalmamalıdır zaten yeryüzünde birilerine ait olduğuna inandığımız ne varsa hepsi Allah-u Te’alaya aittir. Bir süreliğine tasarruf hakkı insana veriliyor.Ne mutlu o kimseye ki tasarruf sürecinde asıl mülk sahibini unutmasın ve Allah’ı hoşnut edecek tarzda kendisine verilen imkanı değerlendirsin dünyada faydasını gördüğü gibi ahrette de Rabbına rahat bir hesap versin.

İlmihal bilgisine sahip olmak
Ferdi ibadetleri yerine getirebilmek için ilmihal bilgisine sahip olmak esastır,ekonomik mali ve ticari işlerde her müminin yeteri derecede bilgi sahibi olabilme ihtimali hayli zayıf ve yersiz bir beklentidir. ancak namaz ,oruç gibi farz ve nafile ibadetlerini yerine getirirken ilmihal düzeyinde bilgi sahibi olması lazım.Diğer önemli meselelerde ise kendisine gerektiğinde müracaat edebilecek bir ilim erbabının olması gerektiği kanaatindeyim.Hatta böyle bir kimseye makul ölçülerde danışmanlık ücreti adı altında bir katkı bile yapmalı yapabilmelidir.Tıpkı aile hukuk müşavirliği gibi acizane kanaatim budur.

Sılayı Rahmda bulunmak,
Akraba ziyareti islami geleneğin bir icabıdır,Aile kavramı insanlık aleminin en kutsal kavramlarından biridir insanlık bu kavramın içini boşalttığı anda varlığında bir erozyon yaşar ve insani özelliklerini kaybeder öyle ki aile münasebetleri hayvanlar alemin de bile vardır ve ,ilahi bir ilhamla devam ederken insanlık bu kavramı yaşatmakta zorlanıyor.Ekonomik özgürlüğünü bir derece elde eden bir kimse manadan da yoksun ise aile efradına sırt çeviriyor ve bireysellik ön plana çıkıyor.Halbuki anne babadan başlamak üzere kardeş, amca, dayı, hala teyze, dede, nene hepsi de anılması geren unutulmaması gereken yakın çevremizdir ve bu yakın çevre ile diyalog içinde olmak insani ve İslami bir vazifemizdir.Bu özeliği, bu vazifeyi göz ardı etmek bir insana yakışmaz.Yüce Allah yakın çevremizle ilgilenmemizi emrediyor.
............devamı gelir inşallah
e.kaya
( İnsan-ı Kamil-2 başlıklı yazı Eyüphan KAYA tarafından 23.12.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu