Merhaba
Sevgili komşum…
   Şaşkınlığını hissediyorum, nerden çıktı bu mektup bu da kim diyeceksin. Evet, ben adı bile bilinmeyen huysuz kadın diye hitap edilen kimsenin konuşmak istemediği aksi ihtiyar…
   Bütün gün pencereden dışarıyı seyrediyorum. En çok da sizin evi, mutluluğunuzu seyretmek ne güzeldi. Sabah gül yüzünle eşini uğurlamanı, eline çantasını vermeni, yanağına küçük bir buse kondurmanı gözlerinizde ki pırıltı… Bazen dargınlığınız, yine kapıdasınız ama gözler birbirinden kaçıyor. Yüzler solgun, gözler üzgün ama bu fazla sürmüyor ertesi gün yine ışıl ışıl gözler.
   Çocukları okula geçirmen beni hep gülümsetirdi. İki küçük yavruyu kapıdan çıkarışın şefkat dolu gözlerle nasihat edişin, kapıyı örtüp sonra tekrar telaşla açman, arkalarından koşarak unuttukları eşyaları yetiştirmen ne hoştu.
   Bahçe de yaptığınız pazar kahvaltıları o güzel muhabbetiniz şen kahkahalarınız… Sadece uzaktan seyirci kaldım. Hep özendim hep imrenerek baktım mutluluğunuza. Dilerim hep mutlu olun güzel yürekleriniz sevgiyle atsın.
   Ben kim miyim?
   Ben küçük yaşta ailemi kaybettim. Ölüm beni sevdiklerimden ayırdı, hep yalnızdım ve ardımda birilerini bırakmamak için aile kurmaya korktum. Evlenmedim, dost edinmek istemedim. Üzüldüm, üzmemek için herkesten uzak kaldım. Hep kaçtım. Sevdiklerimi arkamdan ağlatmaktansa aksi biri olarak bilinmeyi tercih ettim. Şimdi anlıyorum ki hataymış. Ben ölünce kim ağlar ki benim için? Artık bu duygu beni çok üzüyor. Her duyguyu yaşamak lazımmış. Sevilmek özlenmek nasıl bir duygu şimdi merak ediyorum. Tartışmak sonra küs olmak… Ve barışmanın tadı hep içimde uhde kalacak.
   Ah be komşum keşke sana adınla hitap edebilseydim. Adını bile bilmiyorum. Sana perde arkasından değil de camdan bakıp “günaydın” diyebilseydim. Aslında kendi adımı bile unuttum sayılır yıllar var ki bana seslenen olmadı. Bu aksi ihtiyardan hep uzak kalmayı tercih ettiler. Sitem değil, bunu ben istedim ama…
   Keşke, benimde dostlarım olsaydı. Bir ailem, eşim çocuklarım… Artık çok geç biliyorum sadece pişmanlığımı yazmak istedim. Yine yalnızım ve çok hastayım. Belki bu dünyadan ayrılık vaktim geldi. Sessizce ve yalnız olacak ölümüm. Kimsenin ruhu duymayacak ve kim bilir kaç gün sonra bulunacak kokmuş cesedim. Bunları sana niye yazdığımı merak ediyorsun; bir değil bin kere aynı şeyi söyleyeceğim hatalıydım. Dilerim kimse benim yaptığım hatayı yapmaz.
   Ölüm bir gün mutlaka…
   Anladım ki hayatı dolu dolu yaşamak, sevmek sevilmek gerekiyormuş. Birilerinin arkasından ağlamak ve senin için arkandan ağlayacak birilerinin olması ne güzelmiş. Bu mektubu başucuma bırakarak yatacağım. Sen okuduğunda ben bu dünyayı çoktan terk etmiş olacağım. Sev doyasıya sevil. Üzül ama senin içinde üzülecek birileri olsun.
   Hoşcakal adını bile bilmediğim sevgili komşum…
( Ben Ölürsem başlıklı yazı BirgülERDOĞAN tarafından 6.01.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu