...güneş söndüğü vakit
el ayak çekilir kentlerden
ve insan büyür
ve insan büyür
ve insan büyür
ve insanlar ölür
binbir yü(re)k ile...

 

 

 

uzak kederlerin büyülü sürgünü
dilinde ağıt, ellerinde kına
oyy sevdası zulüm, gözleri kor
düşleri uçurum, kalbine çığ düşmüş kadın
kalbin sarmaşık gibi ömrüme dolanmış
kalbin kalbime dayanak
kalbin kalbime sığınak asya!

 

bir sana mı uzaktı yollar
bir sen mi geçemedin sırattan
bir sana mı pusu kurdu bu zalim dünya
kin kusuyorken bir vefa avlusunda
dostların yarı yolun ortasında
ve kalleşliğin tenhasında mı bıraktılar seni

 

sığ sulardan derinliğime in
beni bul! şimdi bul beni!
bakılmamış tenhalıkta bul
unutulduğum yerde bul
beni çokça bir zamanın yamacında
avucumuza bıraktığı boşluktan yakala
dünden sonra, düşten geriye
yarından önce, bugün bul beni! bugün asya!

 


savunmasız savunmalar biriktiriyorum ikimize
acısı/sızısı yok kırık dökük yalan izlerin
bugün acizim asya, bugün yaralı
üvey bir yara edindim bugün
yarın(a) evlatlık vereceğim
cümleten sözlere sığınıp
kara çalacağım hasreti bugün
beni bul asya, bul beni!

 

c/esaret dediğin ucu paslı bıçak
tetanozdan öleceğiz görmüyor musun
sen de cesaret, ben de esaret
beni bul yinede asya, beni bul!
işte tam orada unutulduğum yerdeyim...

 

örtbas etme yaralarını
kanın dondu, bırak çözeyim
çözüleyim asya!
daha sağlam sözler kolluyorum ikimize inan
cehennem zebanileri üşüşmüş yakamıza, bırakmıyor
bahara salmıyor fitne fücur!
iki yakasını birleştiremiyorum sevdanın

 

bir duvar ördüler gözlerimin önüne
yıkamıyorum!
yıkamıyorum!
yıkılıyorum asya!
anlam veremiyorum bu düzene
kimsenin kimseye faydası dokunmuyor
aşk’a da inanamıyorum
yoksa inanayım mı sen söyle asya!

 

ben bu karışık coğrafyada tek başıma
ben bu kurtlar sofrasında bir başıma
kana kana iç(e)mezsem zehri şerbet niyetine
sabahı sabah eder de geceyi yormaz mıyım asya!
geceyi yorgan bilip serince üzerimize
gündüzü bize küstürmez miyim asya!

 

hadi gel
kendini bırak, beni de alma
koy bizi şuraya

gel gidelim!
gidelim asya…

 


fulya/ocak2011

 


( -asya- başlıklı yazı Fulya Codal tarafından 11.02.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.