Türk hinterlandı uzun yıllardan beri despotların, diktatörlerin, Kralların, özel seçilerek getirilmiş sadık aile ve adamların yönetimlerindeydi.

Bu küçük azınlık halka rağmen yönetimlerini baskı,  katliam ve işkencelerle bu güne kadar sürdürdüler.

Halklarını ezdikçe ezdiler.

Halka rağmen halkı yönetenler kendi halkına etmediği zulüm ve işkence bırakmadı.

Kendilerini ayakta tutanlardan büyük alkış da aldılar.

Alkışlandıkça sesini çıkaranları daha da ezdiler ya da yok ettiler.

Beş kişinin bir araya gelmesini bile yasakladılar.

İktidarlarını sürdürebilmeleri için ülkelerinin kaynaklarını ya efendilerine peşkeş çektiler ya da kendi beslemelerine aktardılar.

Ayakta kalabilmeleri için ne gerekiyorsa yaptılar.

Halklarına varlık içinde yokluk, açlık ve sefalet çektirdiler.

Kendi öz kültürlerine olmadık baskılarla Fransız bırakıldılar.

Ama artık deniz bitti, kara göründü.

İsteseler de istemeseler de artık gidecekler.

Dünyadaki küresel iletişim ve etkileşim onların koyduğu duvarları yıkıp geçti.

Artık Türk hinterlandı silkinip kendine dönüyor.

Ölü toprağını üstlerinden atıyorlar.

Görüyorsunuz hepsi sıraya dizildiler.

Tunus, Mısır, Bahreyn, Libya…

Daha arkası da gelecek.

Artık bu uyutma ve açık hapishaneler daha fazla devam edemez, edemeyecek de.

Bakın bütün bu coğrafyada yaşayan halklar ellerinde Türk bayrakları ne diye haykırıyor.

Türkler bizim kardeşimizdir.

Türkiye’nin desteği dünyaya bedeldir.

Peki, bu içten haykırışlar neyi ifade ediyor?

Elbette Türk hinterlandının kendine dönüşünün başladığını gösteriyor.

Bakınız halklar tabanında Türkiye’ye karşı en ufak bir protesto, düşmanlık,  kızgınlık veya nefret yok.

Kardeşlik duygularının ifadesinden başka.

Bu mesajları iyi kavrayalım ve anlayalım.

Yaşananlar Türkiye’ye çok geniş ufuklar vaat ediyor.

Doğru değerlendirmesini bilelim, akıllı davranalım, küresel çapta düşünelim.

Basında bazı yazarçizer takımı bu ayaklanmaların Türkiye’yi de sıçrayabileceğini dillendirmeye çalışıyorlar.

Ancak şunu unutuyorlar.

Eğer şu son on yıldır yapılmış demokratikleşme dönüşümleri olmamış olsaydı Türkiye de bu değişim rüzgârından elbette bigâne kalamazdı.

Fakat Türkiye’deki bu hızlı demokratik, sosyal ve ekonomik dönüşümler sayesinde Ortadoğu ve Afrika’da meydana gelen sarsıntılara fırsat vermeden kendi dinamik gücüyle bunları aşmıştır.

Türkiye’de demokratik seçimlerle halk istediği iktidarı iş başına getirebiliyor veya götürebiliyor.

İşte bunlardan dolayı Türkiye’de bu tip ayaklanmaların olma ihtimali yoktur.

Bazılarımızın hala farkına bile varamadığı Türkiye’deki değişim ve dönüşümdür.

Farkına varılsın veya varılmasın Türkiye sessiz bir devrim yaşamıştır, yaşamaktadır.

Türkiye de halka rağmen baskıcı uygulamalar da büyük oranda aşılmıştır.

Onun için Türkiye bu despot yönetim altındaki halklara örnek teşkil ediyor.

Onun için Türkiye’nin kendine dönüşünü gören ülkeler, kendilerine dönüş yolunda.

Onun için Türk kültür ve medeniyeti tekrar atinin ufkunda bir güneş gibi parlamaya başlamıştır.

( Türk Hinterlandı Kendine Dönüyor başlıklı yazı İ.Sarıçay tarafından 2/26/2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.