27.10.2008
P.tesi / 10.45
HOŞ GELDİN RUHUMA
21 Mayıs 2008 Çarşamba ve saat 12.05. Ve sen… Seni ilk 12.05’te gördüm. Ağlıyordun, deli gibi bağırıyordun. Ve işte tam yanı başımda yatıyordun. Sende dünyaya gelmenin heyecanı, bende senin mutluluğun. Sen deli gibi savaşırken ağlamayla, ben seni görmekten deliydim
Hoş geldin Fındık Kurdum… Ruhuma, canıma, hoş geldin bana.
Ve sen. Hayatımı bir anda değiştiren, beni bir anda başkalaştıran, bize bir anda bizliğin farkına vardıran. İşte sen! Sen ne denli küçük olsan da, yaptıkların o denli büyük Fındık KurdumJ
Ve tarih Ekim 2008. Sen öylesine büyüdün, öylesine canlı bir bez bebek oldun ki… Son günlerde iyice hareketlendin. Ele avuca sığmaz oldun. Ağzın desen, resmen laf dolu. Nesnelere karşı ilgin iyice arttı. Tabii bununla beraber her şeyi ağzına götürme isteğin de...
Biliyor musun Fındık Kurdum? Sen tam bu ayda Ekim ayında erkek oldun. Eee artık ben bir erkek annesiyim. Medical Park’ta “Ben geldim” dedin ve yine Medical Park’ta erkekliğe ilk adımı attın
Seni seviyorum anneciğim, annen seni çok seviyor düğme gözlüm. İnatçılığınla, pazar sabahları 07.30’larınla, biberonu elinde tutmak için attığın çığlıklarınla, yedikten sonra yüzündeki o masum tebessümle, banyo yaparken küvetle birlikte her yeri sulayışınla, “Benimle ilgilenin her zaman” diye çırpınışlarınla.sana dair, sana özel ne varsa. Annen seni çok seviyorum masumum.
En çok da konuşurken babanı izleyişini, en çok da babana benzeyişini…
Fındık Kurdum ve Değerli Eşim,
Ben sizinle var oldukça, sizden fazla, sizin için tutunacağım hayata.
Begüm Özdikici