Eller omuz hizasında güneşe karşı göze gölge oluyordu. Kalpler hazin umutlar kırılmaya meylediyordu. Ağaçta gözcülük yapan sulanmaya başlamış ağaca tutunan eller artık bedeni bırakıp bu uğurda ölmeyi düşlüyordu. İnsanlara neşe verip gam ve kederden bahsedilmeyen bu baharda gözler nemlenmeye, avuçlar semaya kalkıyordu. Ve bu ümitsizlik anında ağaçlardan bir ses:’’O GELDİ’’
Bütün Medine halkı ayakta, Medine halkı heyecanlı, Medine halkı ona meftun ona bağlı, ona kilitli.
Ve sen ey ResulAllah:
Medine de seni karşılayan onca insanın alkış yapan elleriyle, teleal bedru Aleyna ilahisini seslendiren dilleriyle en içten sevgilerimizle ‘’HOŞGELDİN’’
Yedi kat göktü ayaklar altında olan bir yanda cennet öbür yanda sevgili vardı. Emrinde binlerce melek, cennet vaad edilmişti o gece miraçta. Cennette vardı yüzlerce dost. Ama onunda dünyadaydı ümmeti her şeyi bırakıp bir kenara döndü dünyaya…
Binerken Burak’a ümmeti gözünde tütüyordu ve bir dönüşün vardı dünyaya…
Seni selamlayarak geçen kuşun, ayağının altında toz olan taşın, korunağın bulutun sana hasretiyle yanıp tutuşan kasvanın selamıyla ‘’HOŞGELDİN’’ Ey Habib-i Zişan
Esselatü vesselam aleyke ya resulallah
Esselatu vesselam aleyke ya habibaballah
Esselatü vesselam aleyke ya emine vahyillah...