“sudan daha durudur
hayallerin kafesi”
bugün her zamanki kadar hüzünlüyüm
batan güneşi gördüm ufukta
bir kez dönüp bakmadı bile bana
oysa ben ona gülümsemiştim kederle
bir damla yaş vardı hiç görmediğin gözlerimde
beni terk eden dünden
ne bir eksik ne de bir fazla
yanmakta yüreğim unuttuğu bir hazla
dilim lâlde durur gidemez bir adım ileri
tutulmuş sihirli ikliminde sözün
güneşe âşık ay gibi
sükûtum dinlenir yalnızlığımın yücesinde
gül nasıl açarsa dalında sessizce
ve mehtap yeryüzünü nasıl incitmeden keserse
sema değildir sudan duru hayallerin kafesi
rintlerin gönlünde belirir ufkun kırmızı halesi
laciverdini geçmiş zamanlara terk etmiş
bembeyaz bulutlu bir gökyüzü düşlerdim
kapandı birdenbire gurbetin
tunca benzeyen hududunda gözlerim
unutma ki terk eder
hülyasızlık bile hücresinde bedbahtı
bugün her zamanki kadar hüzünlüyüm
sevgili abgüncüğüm kısacası