Neler oldu
bana anlatır mısın?
Ben burada
yokken, yıkılan duvar…
Boynunu
bükmüşsün yaralı mısın?
Dertlerini
döksen yıkılan duvar…
Kimler taşın
çalıp kökünü söktü?
Kimler terk
eyleyip, sıvanı döktü?
Kimler
taşlarından oturak yaptı?
Üstünde
dertleşti yıkılan duvar…
Sen ki durur
idin sırmalar gibi,
Görüntün çok
hoştu, bahçeydi dibi,
Yıkamazken
yağmur, fırtına, tipi,
Ağlıyor
dağılmış yıkılan duvar…
Kocaman
kayaydı konan temele,
Kimler söktü
mazileri, de hele?
Kış
uykusundaki boz kertenkele?
Şu çınar mı
şahit? Yıkılan duvar…
Hâlbuki
neleri gördün geçirdin,
Bütün
komşuları bir bir tanırdın,
Komşu
bahçelerin yan duvarıydın,
Ortasından
göçmüş yıkılan duvar…
Nasılda
tutardın koca kapıyı,
Kapının
üstünde paslı at nalı,
Çekemezdi
herkes kısa mandalı,
Hane no nerede
yıkılan duvar?
Kapı
yanındaki o salkım söğüt,
Gölgeledi
kimler alırken öğüt,
Evladını
okut, yoklukla büyüt,
Maziyi
devirsin, yıkılan duvar…
Üstünde
koşturan yaramazlarda
Köşeyi
kaptılar düz ovalarda
Kimisi mazim
der gözü dalar da
Anlayış
göstersin yıkılan duvar..
İçimden
ağladım seni görünce,
Kazdığım
temele düşüverince,
Gözümden
toplanan yaş ince ince
Bahar
yağmurumu yıkılan duvar?
Necati
ŞİMŞEK
Ankara