Barışın Mimarı Hoş Geldiniz
Barşın Mimarı Hoş Geldiniz
Malumunuz
sorun insan hayatının bir parçasıdır.Hayatın akışında sorun yoksa
düşünmek,endişe etmek lazım, demektir ki burada kafa çalıştıran
olaylara farklı yaklaşan, kendine özgü projeleri umut ve hayalleri olan
kimseler ya yok ya da kendilerini ifade etme imkanları yok.
İşin
aslı bu iken sorundan kaçmak sorundan şikayet etmek akıl karı
değildir.Bir çok ülkenin kendine üzgü sorunları vardır Allah muhafaza
sorunlarımız Afrika dominosu tarzı olsaydı halımız nice olurdu? 2008
yılında bir Sürüye ziyaretine iştirak ettim rehberimiz öğretmen olmasına
rağmen bazı sorularımıza sakıncalı diye cevap vermiyordu.sonunda
insanlar canlarını ortaya koyarak haykırmak zorunda kaldılar. Libya'da
Kaddafi yönetimi dünyaya kafa tutmuş sözüm ona cengaverliğini ortaya
koyuyor.Bunlar boş işler onu bunu bırak halkın senden memnun mu?
Devletin varlığında vatandaş huzur buluyor mu? Ona bak.Gel de aşiret
ağalarına bunu anlat, anlatabilirsen.
Bizim ülkemizin şükürler
olsun böyle çıkmaz sokak türü handikaplarımız yok elhamdülillah ancak
bir süreliğine perde arkasında ,asrımıza göre demode, kendine göre
çağdaş; ülkemizin ancak %3-5 tarafından sığınabilir bir gizli örgüt
kurulmuş ve bu organizasyon memleketimize bin bir sıkıntı vermiş, öyle
ki bir çok kere meclisi lağvetmiş bir menhus ruh, aldatmaca bir örgüt,
devletin imkanlarını da arkasına alarak eflansyon canavarı gibi
azdıkça azmış, eflansyon canavarı diyorum çünkü o da bu organizasyonun
bir yansımasıydı.Sanırım yaşanan her darbeden sonra ülkemizin dolar
bazında %50 fakir düştüğünü bilmeyen aydınımız yoktur.Ne acıdır ki
vatandaşımızın belki %90' bunu bilmiyor. 28 Şubatın bu memlekete
verdiği zarar yeddi PKK örgütü veremez.
Ne mutlu bize ki ülkenin
başında bunun farkında olan bir Hükümet var,Millete memlekete sıkıntı
veren bu omuzu kalabalık adamlarla uğraşma imkan ve cesaretini yargıya
vermiş, sorunların aslını inceliyor asıl kaynağını kurutuyor. Hiçbir
organizasyon tesadüfi değil zamanı gelince oluştuğu gibi zamanı
geldiğinde de yok olup gidiyor.Başka bir ifadeyle her kemalin bir zevali
vardır.Kelam-ı Kedim olan Kur'anın ifadesiyle "her ümmetin bir eceli,
yok oluş zamanı var zamanı gelince bir saat ileri geri yaşanmadan yok
olur."
Dolayısıyla hayatı yaşıyorsak hayatın her merhalesinde
farklı düşünen insanlar olacaktır, bazen legal bazen illegal olarak
varlığını ortaya koyacaklardır.Hele hele rüştünü ispatlamamış,
vatandaşlarıyla barışık olmayıp vatandaşına "maraba" gözüyle bakan bir
devlet anlayışıyla idare edilen bir memlekette sıkıntıların olmaması
kendi başına bir musibet.
Artık insanlar kurbanlık koyun değil
korkutmak onurlu insanları daha da dinamik hale getiriyor, peki ne
yapmak lazım?bunları haline mi bırakacağız? Bir sorun varsa hep öylemi
kalacak bakın bakayım belki bir milyon insanımız, gözü arkada kala kala
bu memlekete barışın geldiğini görmeden dünyaları değişti.Onun için
zaman kayıp etmeden bunlarla uğraşmak onları ikna etmek hayatın
güzelliklerini onlarla paylaşmak akil adamların işidir.Bu adamların çoğu
da bin bir türlü zahmetle emekle yetişip devletin kademelerini işgal
eden kimselerdir. Siyaset ve bürokraside Sivil Toplum Kuruluşlarında
dernek ve vakıflarda fazlasıyla mevcuttur.Yeter ki niyetimiz halisane
olsun.
Efendin ülkemizde Kürt sorunu var, hala bazıları inkar ediyor?
Bazıları evet var ama şöyle ya da böyle yarım yamalak çözümden yana!
Bir başka cenah yok efendim özerklik çığırtkanlığını yapıyor,
Meselenin
aslı şu bu memlekette emsali görülmemiş bir zulüm yaşamış bu milletin,
dinine, diline şahsiyetine uzun süre saldırılar olmuş öyle ki 17 bin
faili meçhul ve kahır, kederle dolu bir halkın varlığı bunun
kanıtıdır.Devlet dediğin bir karakoldan ibaret arada bir babalarımızı
amcalarımızı döven bir kara kuvvet.Sonrada diyoruz ki nereden çıktı bu
sorun hala da soruna PKK'yı suçlayıcı yaklaşımlar üzerinde hesaplar
yapıyoruz.Tıpkı derin devlet gibi PKK örgütünün de miadı tamamlanmıştır
"her şey zıddıyla anlam kazanır" kaidesince derin devlet bitti PKK'nın
varlığı da anlamsız hale geldi.Çözüm oluşturmanın zamanı geldi de
geçiyor, biz devletin itibarının peşine düşmüşüz. Eğer bir barış
istiyorsak onun bunun peşine düşmeden her şeyden önce siyasi bir genel
afla bu topluma bir nefes aldırmak lazım, yoksa ceza evleri mahkumlarla
tıka basa dolu olan bir memlekete kusura bakmayın kolay kolay huzur
gelmez.Bir kardeşim siyasi bir meseleden yaklaşık olarak 5 yıl tutuklu
yargılandı sora berat etti yani bu olacak iş midir? Ailesi, efradı
akrabaları olarak hepimiz kahrolduk.Bu işin başında Silivri mahkumları
var diye devlete bir kırgınlığımız olmadı.
Bütün bunları neden
anlatıyorum Sayın Başbakan Yardımcım Beşir Bey, ne mutlu size ki bu
sorunun çözümünde rol oynamanıza rağmen kamuoyu nezdinde saygınlığınız
devam ediyor,bu barışın aktörlerinden biri de inanıyorum siz
olacaksınız? Ancak çalışmalarınızda barışın taraftarları açıkta kalınca
bu iyi niyetli çalışmalarınız netice vermiyor.Ne zaman ki Diyarbakır'a
geldiğinizde görüşme programınızda, barış ve huzur için en az sizin
kadar duyarlı ,Diyarbakırlılar tarafından sevilen belediye başkanımız
Osman Baydemir'le kafa kafaya verdiyseniz, dinleşseydiniz o zaman barışa
bir adım daha yaklaşmış olursunuz.Diyarbakır'a defalarca geldiniz ama
ciddi bir mesafe kaydedilemiyor, gerek devlet erkanı, gerekse
görüştüğünüz kesim işinize yarayacak, barışa katkı yapacak, memlekette
huzur ve barışın neşvu nema etmesi için yeteri düzeyde bir sermaye size
veremiyor.
Bu memleketin gerçeği olan Mustadaf der çevresi insan
hakları derneği cephesinden kimseler masanızda yok, önemli bir kurum
olan Baro yönetimi yanınızda yer almıyor dolayısıyla sorunun teşhisinde
yetersiz kalınıyor teşhis doğru olmayınca tedavi de cevap vermiyor.
Kamuoyu
kanaati şu ki barış süreci işliyor ancak orasına burasına çivi sokanlar
olduğu gibi eylem planı da ağır aksak yürüyor.Cesaretle bu işin üzerine
gitmedikçe sorun daha da can yakıyor. Bu barış sağlanırsa, şu kesim
bunu diyecek,bu kesim bunu diyecek şeklinde endişelerle hareket etme
zamanı değildir.
Biz hala sabah akşam PKK'yı suçlayarak zaman
öldürüyoruz,demiyoruz ki "ey vatandaş, devlet adına 1001 melanetbu
memlekette işlemiş ölen ölmüş, kalanlardan kimi dağa çıkmış,Kürtlerin
kahir ekseriyeti de bir gün bu sorun çözülür umuduyla bağrına taş basmış
sabırla metanetle işine gücüne bakıyor.
Acaba bu sürecin mağduru
olmayan bir Kürt vatandaşımız bile var mı? İnanmıyorum, inanın. Diyorum
ki gelin bu Ramazan bayramını Bir barış hutbesiyle tarihe mal edelim;
Diyanet aracılığıyla; af edici olmanın dünyevi ve uhrevi faydalarını
anlatan, barış ve huzurun önemine vurgu yapan bir bayram hutbesiyle
topluma bir umut ve gelecek vaad eden bir atmosfer yaşatalım.
Allah'ın evi durumunda olan Camilerimizden başlatılan bu barış startını meclis aracılığıyla icraata dökelim.
Peki neler yapmamız lazım,Kürtlerin beklentileri nedir diyorsanız buyurun onu da paylaşalım;
1-Kur'an-ı
Kerim dersinin ta ilk okuldan tercihli ders olarak okutulmasını
olmasını istiyorlar.Yüce dinimizin asıl kaynağı olan kitabımızdan çoluk
çocuğumuzu mahrum etmeyelim.
2-Kürtçe'nin tercihli dil olarak isteyen kimselere okutulmasını istiyorlar. Kürtçe resmiyette dil olarak kabul edilsin.
3-Yerleşim
birimlerinin Kürtçe isimlerinin iade edilmesini istiyorlar.Hala da
çevremizdeki köylerin Türkçe isimlerini bilmiyoruz.
4-Yerel
yönetimlerin güçlendirilmesini ve merkeziyetçi bu layüsel yönetim
tarzından kurtulmak istiyorlar.Bırakalım şehirler yerinde
yönetilsin,valiler seçimle gelsin.
5-İbadete engel oluşturan yasaların kalkmasını istiyorlar.
6-Edebe mugair olmamak şartıyla Kılık kıyafet yasağının olmadığı bir yönetim tarzı istiyorlar.
7-İsteyen herkese dini eğitimin karşısındaki engellerin kalkmasını istiyorlar.
8-Diyanetin özerk bir yapıya kavuşturulup devletin ideolojisine taşeron olmaktan kurtulmasını istiyorlar.
9-Komşularıyla ve dünya ile barışık bir devlet istiyorlar.
10-İnsanımızın korkmadan, ürkmeden, endişesiz bir tarzda özgürce kendini ifade edebilecek bir yönetim istiyorlar.
11-Gayri safi milli hasıladan pay istiyorlar.
12-Hiç kimsenin meclise sıkıntı vermediği özgür bir parlamento istiyorlar.
13-Siyasi suçları kapsayan bir genel af istiyorlar.
14-Eğitim
öğretim kalitesinin dünya ölçülerinde olmasını istiyorlar.(PİSA
sınavında OECD ülkeleri arasında sondan ikinciyiz.Bu başarısızlık
gündemimizde yak.)
15-Dinimizle, dilimizle, tarihimizle, kültürümüzle barışık bir eğitim müfredatı istiyorlar.
16-.......................vs
En önemlisi de Türkiye Cumhuriyetinde, Anadolu'nun özgür bir coğrafyasında huzur içine yaşamak istiyorlar.
Militarizmin
kabuğuna çekildiği, askeri vesayetin haddini aşarak yayıldığı bütün
alanlarda geri adım atmış, vatandaşa hava atma fırsatının olmadığı,
yuvasına çekilmesini ve gittikçe profesyonelleşen nitelik açıdan
kaliteli fakat nicelik açıdan küçük bir odu istiyorlar.
Milli bayramlarda dahi militarizmin gözdağı vermesinden bıktık artık diyorlar ve bayram törenlerine bile iştirak etmiyorlar.
Barışım
Mimarı Yrd.Başbakanım, derdimiz çok büyük gözükse de inanın çözümü
kolaydır.Yasal düzenleme ile memleketimize huzur ve sükunet
kazandırabiliriz.Demokrasinim gelişmesi beraberinde işbirliği, huzur ve
zenginlik getirir.
Bu güzel ülkenin daha iyi idare edilmesi dileğiyle,
Fiemanillah
(
Barışın Mimarı Hoş Geldiniz başlıklı yazı
Eyüphan KAYA tarafından
14.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.