Hiçbir anlamı yoktu gidişinin ya da ben göremiyorum…

 Bütün her şey saçma ve anlamsız. Tek bir gerçek şey

var o da sana olan tutkum. Benden gitmek isteyişini anlamalıyım.

 Yani baktığım her yerden silmeliyim seni.

Tanımamalıyım suretini… gölgeni bile hissetmemeliyim.

 

Bana verdiğin her şeyi geri vermeliyim sana.

Temizlemeliyim tüm geçmişi. Bir bir söküp atmalıyım yaşanan anları.

 Düşünüp mutluluk duymamalıyım. Ya da içim içim kahrolmamalı.

Zamana bırakmalıyım seni. Zamanla kaybolmalısın benden.

 

“Şimdi görmeyen gözlerim daha iyi bakmayı öğrendiler.”

Duymayan kulaklarım daha iyi işitmeyi seçti… Dokunuşlarım

daha da sağlamlaştı. Artık daha iyi düşünür oldum.

Bir filozof kadar irdeliyorum, hayatı doğruyu yanlışı

 

 anlamaya çalışıyorum. Büyüyorum tek başıma .

Büyüdükçe ben , daha çok çoğalıyorsun içimde. Sonra

tekrar katili olduğumu anımsıyorum bu aşkın. Parçalara

 bölüyorum kanatıyorum. Birleştiremiyorum! Tekrar var etmek

 

 geliyor seni içimde kızıyorum kendime değişmiyorsun diye haykırıyorum.

 Hak etmedin diye bağırıyor iç uğultularım… çığlıklar atıyorsun

 durmadan içimde. Beni buraya hapsettin sol taraf göğüs kafesine !

 İnlercesine ağlıyorsun .. Ben gitmedim! Sen gönderdin diye…

 

 kendi kendimi bitiriyorum içimde. Zamana bıraktığım sen zamanla

 gitmiyorsun. Resmen her şey donup kalıyor öylece.  Bir müddet

 sonra intihara kalkışıyorsun yüreğimde .. Kalp kapaklarıma

sıkıştırıyorsun. Kan pompalayan damarlarıma asıyorsun

 

kendini. Nefes almam zorlaşıyor o zaman. Ağrı duyuyorum.

Sol tarafım hep bir sızı içinde. Elimi koyuyorum avuç içimle

bastırıyorum okşarcasına. Vazgeçiyorsun belki de damarım

 kopuyor ölemiyorsun. Çıkmak için yüreğimi kanatıyorsun

 

 delicesine. İmkan/sızı başarmak istiyorsun. Ama başaramıyorsun.

 Ben yaşadıkça ölüyorsun belki de bende. Sonra tekrar

inlemelerini duyuyorum. Hayır diyorsun. Sen yaşadıkça bende

yaşıyorum içinde. Beni var eden tek neden sendin.

 

 Ama gitmemi istedin senden diyorsun. Haklıydın gitmeliydin.

 Şimdi susuyorum. Ben sustukça sen konuşacak  var diye bağırıyorsun.

 Konuş diyorum. Susuyorsun. Ve yarım kalıyor tüm kelimeler.

 Susuşun ölüm gibi şimdi ;  gidişinden de beter …

( Susuşun Ölüm Gibi Şimdi... başlıklı yazı Melek Taguşar tarafından 28.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu