Gözüne kömür karası sürmeye benziyor
Gözlerini karartmak
Gidişin kurşuni yorgan olur da aldırmam
Derim ki
Sormadım zaten severken seni
Üşümüş cümleleri derledim sana
Sırf okşayıp dudaklarınla mırıldan diye
Senin ayak bastığın toprağı öptüm
Kokunu hıfzettim ki ciğerlerimi tırmalasın
Ve yaktım aklımın karanlık odalarını
Bu yazgının en masum iki tarafıyız oysa
Düşün ki sessizce aktık denizlerimize
Ve köpük köpük karıştı duygularımız
Ay çarptı gözlerimizin gölgelerine
Yakamozların dansında dillenirken aşkımız
Sırrımız şavkıdı yüzümüze
Uzaklığını bile dert etmiyorum özlemlerimin
Sen benim şehrimin gök kubbesisin
Hüzünlendiğinde yağmur olup üzerime ağlayan
Sevincinin ışığıyla saçlarımı okşayıp
Küstüğünde karanlığına hapsettiğin
Aklının karanlık odalarına kilitleme beni
Ve bazen kâbuslara bulanıyor geceler
Peşinden koşuyorum korkularımın
Her defasında sıkıyorum boğazını
Yine de kan ter tütsülüyor perdelerimi
Her ayrıntılı plan ürküyor kâbuslarımdan
Titriyor gecenin rengi
Kızıl bir tene bürünüyor yüzüm
Korkuyorum gecelerimden
Sen korkma benim korktuğum kadar benden
Ve sevgili
Affetmeyi kurguluyorum geçmişi
Zihninde üryan dokunuşlarla
Yaralarımı bir sustalıya kurban etmek
Şiirlere sürmek hayat denen anlamı
Biliyor musun?
Hala gözlerine kömür karası sürmeye benziyor hayat
Sahi kaç kere ölünürdü gözlerinde
İşte yine ölüyorum
Nedense duygularımın azılı katiliyim ben
Cümleler yarenlik etti şiirlerime
Mısraları “ Sev ” dedi Rabbim
Seviyorum yeminle
adem efiloğlu / ahir-i kalem