Ocakta aş değil sabır pişiriyorum sevgilim
Elimden düşürmüyorum başını koyduğun yastığı
Kokun sinmiş odanın her köşesine
Tüm camları açtım ne getirecekse rüzgar getirsin
Susma ne olur sevgilim susma
Sen susunca ben sensiz üşüyorum
 
Dışarıda hoyratça zaman akıp gidiyor. Susuzluktan menekşeler solmak üzere. Sancılı bir deniz koptu kopacak fırtına. Kuşanıp çıkıyorlar sokaklara güzel kızlar. Onlar giyindikçe insanlıklarını çıkartıp asıyorlar dolaplarına…
 
Dalında narlar patlamış olgunlaşmakta
Öylece durur, kopartılmayı bekler sessizce
Başımın üzerinde turnalar uçar gider sıcak yerlere
Kanatlarına mı iliştirsem, bu ayrılığın kahırlarını
Susma ne olur sevgilim susma
Sen susunca ben sensiz üşüyorum
 
Tenim beyaz değip sevinir durur insanlar. Tüm kötülüyü bulaştırmak için koşuştururlar orada burada. Gözlerindeki yaşı gizlemekten öteye gidemezler oysa. Gözlerinden süzülen yaşlar siyah akar yanaklarının altına. İşte o zaman anlarlar siyahta olsa, beyaz da olsa tenleri, gözyaşlarının  rengindedir insanlıkları oysa…
 
Yürekteki sevdaların ateşinden çıkan duman
Ulaşıyor her odun attığımda, yüksek dağların tepesine
Heybetiyle korkutan karlı dağların dumanına karışıyor
Mayın misali deniz yüzeyinde salına, salına gelen gemileri bekliyor
Susma ne olur sevgilim susma
Sen susunca ben sensiz üşüyorum
 
Bazen geceleri camlarım tıkırdar. Kah uyur, kah uyanık halimle kapı tıkırdadı der uyanırım. Oysa ne kapı sesidir tıkırdayan nede, tıkırdatan bir misafir. Tıkırtısına uyandığım ses yağmurun sesidir. Gecenin sabaha kavuşmasına ne çok zaman var oysa. Uykusuz yine bir gece, hasretinden yorgun ve bir o kadar tedirgin…
  
 
Ellerimden bıraktığım, ayaklarıma bağ oluyorlar
Dudaklarımdan dökülenler, gözlerimde damla oluyorlar
Kalbim yanan alev oluyor, senin olmadığın her yerde
Ellerimde çiçekler olsa, taksam saçlarına
Ne olur sus söyleme gitmeye yoksa yüreğin
Bırak kalsın sessizce bir köşede söyleyeceğin ne varsa
Susma ne olur sevgilim susma
Sen susunca ben sensiz üşüyorum
 
İşte camdan içeri giren rüzgar ve sen rüzgar, rahat bırak beyaz tül perdeyi. Savurma bütün yazmış olduğum bu kağıtları. Şimdi hangi ele el sürebilirimi ki, mil çektiğim gözlerimden kimlere bakabilirim ki. Tarumar olurum her defasında sen geldiğinde aklıma, kaybolur giderim bir sisle karlı dağların ardına…
 
Bir bulut misali yüreğim koptu kopacak fırtınanın koynuna
Saçlarını okşar belki yağacak yağmur, kopacak fırtına
Bir seher vakti gelirim demiştin, güvercin misali sessizce bana
Kanadında şimdi ayrılık kaldı tüm güvercinlerin
Susma ne olur sevgilim susma
Sen susunca ben sensiz üşüyorum…
 
30 Kasım 2010
 
 
( Üşüyorum başlıklı yazı cumayazıları tarafından 7.10.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu